Pazarlamada, reklamda bol bol duyarız konumlandırmayı. Markalar açısından baktığımızda o marka ile ilgili tüketicinin zihnine çentik atmaktır. Volvo'nun güvenliği, Mercedes'in prestiji gibi. Markaya yüklediğiniz kişiliği tüketici zihninde aynen var etmektir. Markaya yüklediğiniz kişilikle tüketici zihnindeki kişilik tutmuyorsa o zaman ciddi bir iletişim sorunu var demektir. Konumlandırma kısa sürede olacak bir kavram değil tabi uzun süreli, tutarlı iletişim çabaları gerekiyor. Öyle iki reklam yaptık tamam insaların zihninde yer ettik olmaz. Markanıza yüklemek istediğiniz konumlandırma değerini her noktada aynı şekilde dile getirmelisiniz. Reklamda kullandığınız metin, seçtiğiniz müzik, sponsor olduğunuz etkinlikler, halkla ilişkileriniz,kurum renkleriniz, kurumsal davranışınız ve daha sayacağımız bir çok kavram konumlandırmanıza hizmet eder. Bunlar ortak bir dili konuşmazsa ne dediği belli olmayan, hedef kitlesi belirsiz, sadece satış yapmak için bağıran çığırtkanlara dönersiniz. Marka denilen kavram oluşmaz. Adınız sadece üretici olarak kalır.
Peki konumlandırma sadece markalar için mi geçerlidir? Tabi ki hayır. Konumlandırma ilk kendinizde başlar. Düşünün çevrenizdeki insanları hepsi zihnimizde bir çentik atmıştır. Çalışkan, ukala, dürüst, güvenilir ya da yalancı. Bunların hepsi karşımızdaki kişilerle uzun süreli iletişimle oluşur zihnimizde. Dikkat edin uzun süreli diyorum kısa zamanda oluşmaz oluşsa da yanlış oluşur. Onların davranış şekilleri belirler bunları. Tabi biz de başka zihinlerde konumlanırız.
Konumlandırma tutarlı davranışlar gerektirir. Bu nedenle önce kendimizi nereye konumlamak istediğimize karar vermeliyiz. Davranışlarımızı her ortamda aynı olmalı tek mesaj verebilmeli. Tutarsız davranış karşınızdakinde şüphe yaratır, korku ortaya çıkarır ve insanlar sizden uzaklaşır. Söylediği her gün değişen, kararları değişen, bugün söylediği ile yarın söylediği bir olmayan insanlar ne dediği belli olmayan marka adaylarına benzer. Söylediği ile uyguladığı bir olmalı kişinin. Kendini konumlandıramayan markayı hiç konumlandıramaz. Bu nedenle önce kendi markanızla yola çıkın, önce kendi iletişiminizi toparlayın, tutarlı hale getirin. Konumlandırmanızı kendi kendinize test edin olmak istediğinizle insanların zihnindeki kişi aynı mı diye. Öz eleştiri yapın kendinizi sürekli sorgulayın. Eğer arada fark varsa davranışınızda, iletişiminizde sorun var demekir. Aman dikkat yoksa sonunuz yalnızlık ve mutsuzluk olur.
Bence bugünden başlayın önce kendi marka değerinizi belirlemeye ve hemen kişisel iletişiminizi yönetmeye başlayın. Bakın bakalm çervenizdeki algınız, imajınız, konumlandırmanız ne diye. Mevcut durumu ortaya koyup kendi iletişim stratejinizi geliştirin, kişisel konumlandırmanızı oluşturmaya başlayın. Algılarda çok karmaşıksanız, insanlar size bir yaptığı bir yaptığını tutmaz diyorsa problem ciddidir. Günümüzde deli olarak adlandırsa da bu kişiler, malesef tutarsız ve güvensiz insan sınıfına girer. Siz tüketici olarak güvenmediğiniz bir markadan alışveriş yapmazsınız değil mi? O zaman tutarsız insanlar da şöyle dursun sınıfına girer.
Siz siz olun once kişisel iletişiminizi tutarlı hale getirin markanızı iyi yönetin.