Yüreğimizi dağlayan “SOMA” faciası konuşulmaya devam ediyor/edecek ve etmeli. “Bir musibet, bin nasihatten yeğdir.” denir/deriz. Gerçekte; bu durumlarla karşılaştığımız olaylar, bize önemli kazanımlar sağladığı olmuş mudur?
Deprem, sel felaketi, büyük yangınlar, v.s gibi felaketlerden sonra yapılması gerekenler, alınması gereken tedbirler yeterince alındı/alınabildi mi?
Gelişmiş ülkelerde çalışma hayatı ve düzeni insan gücü lehine gelişti. Tehlikeli ve riskli iş alanlarında insan gücünü daha az kullanmanın sistemi kuruldu.
İnsan, insan gücü; bir ülkenin en önemli ve dikkat edilmesi gereken zenginlik kaynağı. Yerine getirilmesi/getirilebilmesi imkânsız olan ilahi bir değer.
Böyle bir değerin korunması, kıymetinin farkında olunması bütün sosyal sistemlerin vaz geçilemez gerçeğidir.
Kültür ve değerlerimizde “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” kuralı önemli bir tembihtir. Böyle olmasına karşın, bir bakıyoruz ki, en fazla olumsuzluklarla ve felaketlerle biz karşılaşıyoruz.
Yanlış giden bir şeylerin olduğu muhakkak. Batının bize yakıştırdığı “Şark Mantığı ve Kurnazlığı”’ndan kurtulmanın çabasında olmalıyız.
Her sahada insanın hayatı önemlidir. Korunması, her türlü olumsuz durumlara karşı alınması gereken tedbirlerin işletilmesi zorunludur. İnsanlık, inandığımız din bunu gerektirir.
SOMA ülkemiz için bir MİLAT kabul edilmelidir. İş hayatının yeniden dizayn edilmesi için çalışmalara süratle başlangıç yapılmalıdır.
İnsanı ve insan gücünü tehlikeye atacak, ölümlere sebebiyet verebilecek her türlü çalışma alanlarından vaz geçilmelidir. Makineleşmek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Yazının başlığını “Kömür Deyip Geçmek” diye koyduk. Amacımız, basit değer gibi telakki edilen maddenin, kullanımı için nelere mal olduğuna dikkat çekmek.
Allah’ın (c.c) bize verdiği bütün nimetler için de aynı düşünce ve anlayışta olmalıyız.
Kullanma aşamasına gelen her türlü nimet için tefekkür ederek, önümüze gelene kadar hangi aşamalardan geçerek, kimlerin emek harcayarak emrimize sunulduğunu göz önüne aldığımızda, kıymetini/değerini bilenlerden olmalıyız.
El emeği, göz nuru ve alın teri; “HAK” olarak, karşılığı maddi olarak verilemeyen önemli değerlerdir. Bu değerlerin karşılığından yararlananlar dikkatli olmak zorundadır.
SOMA olayında karşılaşılan bütün olumsuzluklar, yıllardan beri karşımıza çıkan olumsuzlukları hatırlattı. Tekraren aynı acıları yaşamak istemiyoruz.
Devletimiz, kendisine düşeni süratle yerine getirmeli. Getireceğine inanıyoruz. Eskide kalan hantal yaklaşımlarından uzaklaşarak, çalışmaların hızla tamamlanacağını ümit ediyoruz.
SOMA faciası, bize bir kere daha şunu fark ettirdi. Ülkemize, devletimize, hükümete düşman iç ve dış mihrakların birlikte hareket ettiklerini, ülkede kaos çıkarmak istediklerini gördük.
Bu ülkede yaşayan her fert bu gerçeği görmeli ve ülkemiz yararına uyanık olmalıyız. Başka yaşanacak iyi bir ülke olmadığını unutmayalım.
Hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diler, başta yakınlarına, sonrasında ülkemiz insanına baş sağlığı diliyorum.
Olaylardan ders almak, başka felaketlere uğramamak dua ve dileğimiz olsun.