Kimi kaynaklara göre ölü sayısı 8 milyondu, kimi kaynaklara göre de bu sayı 12 milyonu bulmuştu. Ölenlerin %80’i Ukraynalı, %4’ü Rus, %1,4’ü Yahudi ve %1’i Polonyalıydı, geriye kalan kısım hiçbir zaman bilinemedi. Holodomor 16 ülkenin kabul ettiği bir soykırımdı, bu felaket doğal afet kuraklık ya da kötü hasattan kaynaklanmıyordu, felaket bizzat insan eliyle dizayn edilmişti. Joseph Stalin komünist bir ülke olan Sovyetler’in lideri ve diktatörüydü. Stalin rejimi, çiftçilerin düzenini kökten değiştirmek istiyordu. Binlerce insan devlete ait çiftliklerde çok az paraya çalışmaya zorlandı. Ukraynalı çiftçiler dayatılan bu kolektif sistemi reddettiler, Stalin hiç beklemediği bu tavır karşısında şaşkındı. "Ukrayna'ya unutamayacakları bir ders vereceğim." diyordu. Bağımsızlık arzusuyla yatıp kalkan Ukrayna çok büyük bir darbe yiyecekti. Kıtlık en çok Ukrayna, Belarus ve Kazakistan'ın bazı bölgelerini vurdu. Sözde kooperatifleşme politikası, köylüleri topraklarından evlerinden vazgeçmeye zorladı. Ayrım yapılmaksızın birçok insan sınır dışı edildi, onlardan geriye kalan topraklarda devlete ait yeni çiftlikler kuruldu. Ukraynalılar kıtlığa çok uzak değillerdi. 1921-1923'te kıtlık çekmişlerdi ve yine 1946-1947 yılları arasında başka büyük bir kıtlık çekeceklerdi, fakat 1932-1933 kıtlığı o toprakların görüp görebileceği en büyük kıtlıktı. Holodomor iki kelimeden türetilmiş bir terimdi.
"HOLODO" AÇLIK "MOR"DA YOK ETME İMHA ETME ANLAMLARINA GELİYOR
Ukraynalılar özel üretim tercih etmişlerdi. Bu üretim tarzı Bolşevikler için merkezi planlamaya karşı bir başkaldırı demekti. Bu sistem köylüleri daha kolay kontrol altına almayı amaçlıyordu bu fikir doğrultusunda binlerce görevli daha az destek aldıkları köylere gitti ve onları organize etmeye çalıştı, çok geçmeden 1932 hasadının iyi olmayacağına dair belirtiler kendini gösterdi. Yetkili isimler suçu sistem dışında kalan özel çiftliklere ve çıkan isyan hareketlerine yüklediler. Silahlı güçler zor kullanarak halkın bir sonraki yıla ait tohumluklarını ve tahıllarını aldılar. Çiftçiler devletin zorla el koyup çalıştırdığı büyükbaş hayvanları devlete vermemek için kesti, bu da artık tarlalarda kullanılabilecek hayvanların olmadığı anlamına geliyordu. Aynı zamanda "Sovyet memurlarına vermektense, yakarız." diyerek birçok gıdayı yaktılar. Kısa bir süre sonra Ukrayna’daki verimli tarım alanları adeta bir kıtlık alanına dönüştü. Kıtlığı haber yapmak isteyen gazetecilerin bölgeye erişimi yasaklandı. Hükümet bölgede acil önlemler alıp yardım edeceğini söylese de, hiçbir vaadini yerine getirmedi. Ukrayna'da insanlar ölürken, Stalin tahıl ihracatını daha da arttırıyordu.
UKRAYNA ÖLÜMLE BURUN BURUNA
Ukrayna'dan kaçan binlerce insan ailesinin yanına ya da yetimhanelere geri gönderildi ve açlıkla bakımsızlığın hüküm sürdüğü bu yerlerde ölüme terk edildiler. Stalin yiyecekleri insanlardan esirgiyordu, insanların tarlalara erişimleri yasaklanıyordu, onların yiyecek aramak için ülke çapında arayışa geçmesi bile engellendi. Komünistler tahıllara el koyuyor, hasatların çoğunu değerinin çok altında bir fiyata alıyorlardı. Zengin köylü sınıfı zorla topraklarından çıkartıldı, bu insanlar Sovyetlerin batı ve kuzey taraflarına sürgüne gönderildi, onlardan kalan yerler kolhoz ismindeki devlet çiftliklerine dönüştürüldü. Ukraynalılar rejimin baskılarını uzun yıllar çekmişlerdi. Rejim bir dönem 5 başak kanunu çıkartmış ve evinde tahıl depolayan insanları hapse atmış, buğday, yiyecek ve evcil hayvan demeden her şeye el koymuştu. Sırf bu görev için oluşturulmuş olan özel gruplar vardı, bu dönemde Ukrayna dilinde eğitim veren okullar kapatıldı, bilim insanları ve aydınlar işkence gördüler, Ukrayna’da kıtlık nedeniyle her gün 28 bin insan hayatını kaybetti, kıtlığın yaşandığı her yer askerlerle doluydu. Yiyecekler insanların ellerinden zorla alınıyordu, yardımların engellenmesi için Ukrayna-Sovyetler sınırı kapatıldı.
AĞIR BİLANÇO
Şüphesiz ki bu tarihin en ilginç savaşlarından bir tanesiydi. Haziran 1933'e gelindiğinde her gün 34.000 insan ölüyordu, saat başı 1.940 insan son nefesini veriyordu. Neredeyse her Ukraynalı aile bir kayıp verdi. Haziran ayında çıkan bu bilanço 1 ayda 1 milyon insanın öldüğünü gösteriyordu, sadece yarım yılda bir ülke nüfusu kadar insan yaşamını yitirdi. Bazı kaynaklara göre zirve noktası kabul edilen 1933 yılında Sovyet yönetimi 1,84 milyon ton tahıl ihracatı yapmıştı hatta bir önceki yıl 1,7 milyon tondu. Stalin sadece politikalarına karşı geldiği için koskoca bir halkı gözünü bile kırpmadan ölüme terk etmişti, onları yavaş yavaş ve büyük bir acıyla öldürmek istiyordu. Ukrayna 1917-1920 arasında rejimle bir mücadele vermiş ama bu mücadeleyi kaybetmişti. Sovyetler Ukrayna'ya kolayca yönlendirebilecekleri kukla yönetimler yerleştirmiş ve bu sayede problemi çözmüşlerdi. Ukrayna'nın Sovyetlerdeki ayaklanmaya meyilli bölgelerin başını çektiği bilinen bir gerçekti, bu da komünist rejimlerin varlığını tehlikeye atıyordu. Sovyetlerden ayrılmak isteyen Ukrayna bunun bedelini acı bir şekilde ödeme zorundaydı.
AĞIZLARINDAKİ LOKMAYI BİLE ALDILAR
Bazı iddialara göre, Stalin orduyu doyuracak bir erzaka sahip değildi, o yüzden askerlerini Ukrayna’ya yönlendirdi. Askerler halkın bütün yiyeceklerini ellerinden aldılar. Öyle ki ağızlarına atmak üzere oldukları lokmaya kadar almışlardı. Köylülerin ineklerini, keçilerini, tavuklarını yediler, gittiklerinde geride hiçbir şey kalmamıştı. İnsanlar tavan aralarındaki fareleri avlamak zorunda kalmışlardı. Sovyetler dağılana kadar bu felaket yalanlandı. 50 yıl boyunca bu olaydan söz edilmesi yasaktı. Dünya kamuoyundan bu insanlık ayıbı titizlikle saklanmaya çalışıldı. Holodomor ile ilgili herhangi bir söz söylemenin cezası bile hapse gönderilmekti. Her şey sona erdiğinde milyonlarca insan hayatını kaybetmişti. Bunların 600 bini bebeklerdi fakat hayatta kalmayı başaranlar da pek şanslı sayılmazdı çoğu psikolojik anlamda bitmişti, yaşayan ölüler gibi etrafta dolaşıyorlardı. Bu felaketten sağ çıkanlar çok uzun süre yaşayamadılar ama yaşadıkları acıyı nesilden nesile aktarmayı başardılar
60 YIL SONRA ANILDI
Ukrayna 1991’de bağımsızlığını kazandı, Ukraynalı bilim insanları bu sayede Holodomor'u araştırma fırsatı buldular. 1993'te yani kıtlıktan 60 yıl sonra Holodomor ilk kez milli seviyede anıldı. 1998'de ise Ukrayna Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Holodomor trajedisi günü belirlendi. Ukraynalılar her kasım ayında bu günü ve kaybettikleri yakınlarını anıyorlar. Güneş battığında açlıktan ölen milyonlarca insanı anmak için pencerelerinin önüne bir mum koyuyorlar. Holodomor'un büyük bir batı uydurması olduğunu savunanlarda var. Onlara göre 1917 Rus Devrimi'nde ABD, İngiltere ve Kanada gibi birçok devletin müdahalesiyle iç savaş başladı, 6 yıl süren savaşın ardından ciddi bir kuraklık gelmiş ve büyük bir açlık başlamıştı, kıtlık Bolşevikler 1917'de iktidara gelmeden çok daha önce de vardı ve Bolveşikler iktidardayken 1920-21-24-27 ve 1928'de de görülmüştü. Hatta iddialara göre Stalin kıtlık yaşanan bölgelere buğday, ekmek ve tohum bile göndermişti. Diğer söylentiler ise Nazi ve batının uydurmalarıydı bunlara inanmak pek mümkün değil. Holodomor kurmaca bir soykırım mıydı yoksa gerçek mi? Bunu bile bilmek imkansız ama o dönemde yaşamış ve daha sonra yaşadıklarını anlatmış yüzlerce Ukraynalı var. Tartışılmayan ve herkesin kabul ettiği tek konu var, o da kıtlık yüzünden milyonlarca insanın ölmüş olduğu gerçeği..