Türkiye 6 Şubat’ta meydana gelen ve “Asrın Felaketi” olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı devasa enkazı kaldırmak ve kısa sürede yaraları sarmak için seferber olmuşken Altılı Masa birkaç günlük zorunlu aradan sonra kavgalarına ve seçim pazarlıklarına geri döndü.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı bir televizyon programında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafındakileri topa tuttu.
Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cezasının açıklanmasının ardından Saraçhane’ye giderek İmamoğlu ile birlikte halkı selamlamasına CHP’den gelen tepkileri çok ağır sözlerle eleştirdi.
CHP kurmaylarının Saraçhane’deki süreci yönetemediğini öne sürerek, “Bunların hepsi saçmalık, ahmaklık, geri zekâlılık” dedi ve CHP’nin kurmay zekâsının olmadığını söyledi.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, CHP kurmaylarının Akşener’in sözleri üzerine “Kadın kontrolden çıkmış” dediklerini yazdı.
Seçimlere çok az bir süre kalmışken birbirlerini böylesine aşağılayanların -Allah korusun- seçimi kazanmaları halinde uyum içinde çalışacak bir koalisyon kurmaları mümkün mü?
Koalisyon demişken…
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu önceki akşam Altılı Masa’nın adayının seçimi kazanması halinde ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Karamollaoğlu, genel başkanların ortak cumhurbaşkanı adayıyla mutabakat metni imzalayacaklarını ve her partiye oy oranına göre bakanlık verileceğini, altı partiden her birinin en az bir bakanlıkta etkili olacağını söyledi.
“Genel başkanlardan birisinin aday olması ve cumhurbaşkanı seçilmesi bu şeyi, koalisyonu” dedikten sonra “koalisyon” ifadesinin özellikle geçmişteki koalisyon dönemlerini bilen seçmen zihninde olumsuz çağrışımlara yol açacağını fark etti ve “Daha doğrusu koalisyon demeyelim de” diyerek toparlamaya çalıştı ancak yerine hangi ifadeyi kullanacağını bilemedi.
Tam o anda Uğur Dündar’ın verdiği “Millet İttifakı” suflesinden sonra “İttifakı kolaylaştırır” diyerek cümleyi bağladı.
Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler arasında istişare var fakat bakanlık paylaşımı yok.
SP Genel Başkanı’nın bahsettiği sistem ise birkaç partinin bakanlıkları paylaştıkları koalisyon hükümetinin ta kendisi.
Karamollaoğlu’nun koalisyona koalisyon dememek için çırpınışı ibretlikti.
Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Recep Yeter’in Twitter hesabında paylaştığı fıkra, kurmayı hayal ettikleri hükümete koalisyon diyemeyen Altılı Masa bileşenlerinin çaresizliğini çok iyi anlatıyor.
Fıkra bu ya; çiftçinin öküzünü ayı yemiş ve çiftçi ayıyı yakalayıp tam öldürecekken ayı “İntikam alınca öküzün geri gelmez. Beni öldürme. Öküz yerine sabana beni koş. Ama bir şartım var; bana “ayı” demeyeceksin. Çok ağırıma gidiyor” demiş.
Çiftçi ayının teklifini kabul etmiş. Fakat ayı tarlayı sürerken öküz gibi düz gidemeyince ve her yamuk gidişinde çiftçi “ayı oğlu ayı” demek istemiş ama diyememiş.
En sonunda dayanamayıp, “Vallahi kuyruğun da benziyor, kulağın da, burnun da. Ama adını söyleyemiyorum” diye bağırmış.
Altılı Masa’nın adayının Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin desteğini almadan cumhurbaşkanı seçilme imkânı hiç yok.
Dolayısıyla HDP’ye de mutlaka bir ya da birkaç bakanlık vaat edilecektir.
HDP’ye muhtemelen gizli bir mutabakatla CHP’li bakanlardan bazılarını seçmesi teklif edilecek.
Nasılsa CHP içinde HDP’ye yakın birçok isim var.
HDP’nin böyle bir teklifi kabul edip etmeyeceğini ve Altılı Masa’nın seçmenleri yedi partinin bakanlıkları paylaşacağı bir hükümetin “koalisyon olmadığına” ne ölçüde ikna edebileceğini bekleyip göreceğiz.