Konya Kitap Günleri bu sene de iki haftalığına da olsa şehri farklı bir iklime soktu. Büyükşehir belediyemiz tarafından organize edilen kitap günleri bir yandan gelenekselleşirken diğer yandan ise her yıl belirlediği farklı temalarla dinamizmini korumayı başarıyor, klişeleşmiyor. Elbette mekân da önemli, Selçuklu Kongre Merkezi, hem yazarlara, hem de okuyuculara sunduğu rahatlıkla kitap fuarı kalıplarını yıkıp bütünleşmeye imkân sağlıyor.
Bir şeyi başlatmak kolay, gelenek hâline getirmek ise zordur. Konya’da yıllarca kitap fuarları düzenlendi. Özellikle TÜYAP tarafından organize edilenler mekânın şehrin dışında olması, çok fazla yazarın katılmamasından dolayı soğuk bir atmosferde geçer, fazla ilgi görmezdi. Büyükşehir Belediyesi işe el atıp, sakil duran fuar isminin yerine kitap günleri demeye başlayınca organizasyon bambaşka bir yere geldi. Elbette kolay olmadı. Zaman zaman mekân sıkıntıları ön plana çıktı. Gösterilen ilgiye yetersiz kalındığı, insanların ezilme tehlikesi geçirdiği günleri de hatırlıyoruz. Tarihler bir ara her yıl değişiyordu, tanıtım noktasında sıkıntılar oluyordu vb. Bütün bunları bugünlere kolay gelmediğimiz için dile getiriyorum. Yoksa eleştirilmeye kalkılsa bu yılki organizasyonla da ilgili mutlaka olumsuz bir şeyler söylenebilir ama verilen emeği göz ardı etmemeliyiz.
İstanbul, Ankara’daki kitap fuarlarını da takip eden biri olarak çok rahatlıkla Konya kitap günlerinin onlarla yarışabilir seviyede olduğunu söyleyebilirim. SKM’nin en büyük avantajı geniş salonlarında yazarlarla söyleşi yapılabilinmesi. Böyle bir ortam ne İstanbul, Ankara’da ne de farklı bir şehrimizde var. Genellikle fuarların yapıldığı mekânların darlığından dolayı insanlar tam anlamıyla fuarı gezemezken Konya’da bu sıkıntı da yaşanmadı. Görevli arkadaşların yönlendirmeleriyle herkes aradığı yayınevine kısa sürede ulaşabildi. Yazarların imza günleriyle ilgili sürekli duyurular yapıldı. Bu yıl da yine yoğun bir katılım vardı.
Kitap günleri ile ilgili önerimiz ise katılımcı yazarların biraz daha çeşitlenmesi, özellikle genç okurların ilgi gösterdiği yazarlara ağırlık verilmesi gerekliğidir. Elbette yoldan geçen 10 kişiye sorsak belki 10 farklı yazar isimi telaffuz edilebilir ama belli bir ortalama ile bu mutlaka sağlanabilir. Yazar çeşitliliğinin geçen yıl daha iyi olduğunu söyleyerek bu bahsi kapatalım. Elbette organizasyonda emeği geçen Konya Büyükşehir Belediyemizin yetkililerine, çalışanlarına teşekkür etmeyi de unutmayalım. Yapılan iyi şeyler takdir edilmeli ki daha iyileri yapılabilinsin…
***
Kitap günlerinin başrol oyuncusu kitaplarla ilgili de birkaç bir şey söylemek gerekiyor. Malum iki-üç senedir ekonomik olarak yaşadığımız sıkıntılar ortada. Özellikle döviz fiyatlarındaki artış kitap fiyatlarını doğrudan etkiledi. Kitap fiyatlarındaki artış yüzde yüzün üzerinde. Ortalama 30-40 liraya aldığımız kitapların fiyatları 100 lira civarına çıktı. Kitap günlerindeki ziyaretçi sayısı ve satılan kitap arasında ters orantı vardı. Önceden bu tarz etkinlikler aylarca yaptığımız kitap listelerimize kavuşma imkânı sağlarken şimdi okur daha seçici olmak zorunda kalıyor. Özellikle öğrencilerin bu fiyatlarla istedikleri kitaplara ulaşmaları çok zor. Kitap severlerin önünde iki yol kalıyor ya Rampalı Çarşı ya da kütüphaneler(!)
Kitap basımında kullanılan kâğıdın büyük bir kısmı yurtdışından ithal geliyor. Döviz kuru arttığı için fiyatlar da ona göre yükseliyor. İşte bu noktada hükümetin devreye girmesi gerekiyor. Kaliteli kâğıtta yerli üretimi artırmalıyız. Bunun için özel sektör mü desteklenir, devlet bizzat kendi mi üretici olur bilmiyorum ama konu hem acil hem de önemli. Kâğıt meselesi inanın savunma sanayisi kadar önemlidir. Bu işe niyetlenilirse birkaç yıla yerli üretime geçilebilir. Böylece hem kâğıt, doğal olarak kitap fiyatları düşer hem de ithalat için kullanılan döviz ülkemizde kalmış olur. Kültür Turizm Bakanlığı tek kanatlı kuş olmaktan vazgeçip kültür meselesine daha fazla ağırlık vermeli. Yerli kâğıt üretimi istenilen seviyeye gelesiye kadar ise devletimiz yayınevlerine destek sağlamalı. Kullandığımız doğalgaza, petrol ürünlerine vatandaşın daha ucuza ulaşması için devletimiz belli bir miktarı cebinden karşılıyor, aynı şey kâğıt için de yapılabilir. Devletimizin bunu yapacak gücü var çok şükür. Her alanda yerli üretim teşvik edilirken kâğıt meselesi ihmal edilmemeli.
Türkiye’de kitap okunmuyor, gençler kitap okumuyor klişesini yenmeyi başardık. Lakin kitapların ulaşılabilir fiyatta olması gerekiyor. Yeni çıkan kitapları kütüphanelerde hemen bulmak mümkün olmuyor. Biz öğrencilik dönemimizde epey korsan kitap okumak zorunda kalmıştık. Şimdiki gençler ise PDF formatında telefondan, bilgisayardan kitap okumaya çalışıyor. Elbette bu basılı kitabın yerini tutamaz. İnşallah hükümetimiz kâğıt meselesine en kısa zamanda bir çözüm bulur…