Polis otosunu devirmişler, yüzlerinde kırmızı maskeyle poz vermişler.
Face’de yayınlanmış…
Bunlar bizim gençlerimiz öyle mi?...
Ellerinde tabanca rast gele ateş ediyorlar.
Bunlar bizim geleceğimiz öyle mi?....
Ellerinde kitap ve kalem görmemiz gerekenler dehşet saçıyorlar…
Hak arıyorlarmış (!)…
İFLA’nın (İnternationalFederation of Library Associations) verdiği bilgiye göre Türkiye’de toplam 5 milyon kitap varmış, Üniversite kütüphaneleri buna dahilmiş…
Mesela Selçuk Üniversitesi kütüphanesinde 140 bin civarında kitap var.
Okullarda padişahlarla ilgili zevk ve safa bilgisinden geçilmez.
Bu kirli bilgilerden kurtulamadık bir türlü….
Mesela Sultan I. Mahmud’un kütüphanelerle özel olarak ilgilendiğini pek bilmeyiz….
Bilmek istemeyiz de…
Zira şablon padişahların “kötü” olmasını gerektiriyor….
İyi olsaydı niye ülke dışına sürülürdü değilmi ya (!)….
Sultan Mahmud haftada iki defa kütüphanelerde ders dinlemeye gidermiş…
Kalelerde bile kütüphane kurdurmuş….
Biz ise daha kısa ve kestirme bir yol tercih etmişiz; geçmişle irtibatı kopararak okuma işine son vermek…
Canım Batıya benzemek varken eski kitapları okumak da nereden çıktı (!)..
Baloda dans etmek varken….
Kitapmış (!)……..
TUNCELİ
Ermeni patriği "Tunceli'nin yüzde 90'nı Ermeni" demiş.
Şayet "Ermeni" derken ırkı kast ediyorsa, bu başka bir şeydir. zira insanlar dünyaya gelirken ırk tercihinde bulunamazlar.
Irk hasbelkader bir meseledir.
Ancak;
Bölücü, yıkıcı, katil vs. gibi Türk milletinin kök değerlerine karşı olmayı alışkanlık edinenlerin bir kısmının Ermeni olması farklı meseledir.
Bütün Ermenileri kast etmiyoruz ama PKK'nın içinde askerimizi şehit eden teröstlerin Ermeni olduğu herkesin malumudur.
Tunceli'de Türk-İslam anlayışının zemin bulmaması herhalde sebepsiz olmamalıdır.
Bir zamanlar "çiçek sulayan" bir Tunceli milletvekili vardı. Fırsat buldukça İslama ve Müslümanlara saldırmayı şiar edinmişti.
Tunceli ülkemizin bir parçasıdır ama Ermeni patriğininin sözlerini de yabana atmamalı.
Bu ülkede öyle zamanlar yaşandı ki, taşlar bağlandı köpekler serbest bırakıldı.
Biz istiyoruz ki, ülkemizde her fert kendi hür iradesiyle inancını realize etsin.
Son 20-30 senedir nispî olarak irade-i milliye tezahür etmeye başladı.
Öyle sanıyoruz ki, günümüzdeki kavganın asıl sebebi budur.
İSTANBUL
İstanbul'un nüfusu son sayıma göre 14 milyonu aşmış.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türkiye'nin nüfusu bu kadar yoktu.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türkiye'nin nufüsu 13 milyon küsürdü.
Demek ki, İstanbul maşeri vicdanda önemi kaybetmemiş.
Boşuna debelendiler İstanbul'u gözden düşürmek için debelenenler...
Onların debelenmesi sadece tepinmedir.
İstanbul hem Türk milletinin hem de İslam dünyasının gözdesidir.
Herkes cibilliyetinin gereğini yerine getirir.
Ne demişti şair;
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur"...