Kırsal kalkınma ve şehirleşme anlayışı üzerine konuşmak gerekecekse, birçok tezi öne sürebilir; sonuçları üzerine ya da sebeplerinin varlığını irdelemeye yönelik bir projeksiyon oluşturabiliriz. Tabi burada ki amacın şu ya da bu olduğunu söylemek sonuçları adına keskin bir viraj almayı da beraberinde getirme durumu elbette sosyolojik verilerin inisiyatifine kalabilir.
Şehirleşme anlayışının tarihsel gelişimi sanayi devriminin ve sanayi faaliyetlerine bağlı olduğunu baştan söylemek gerekecek… Şöyle, şehirleşmenin çekirdek yapısı kırsal yerleşim birimlerinin iş ve istihdam anlayışından uzak olması, sonuç olarak bir göç mevzusunun yaşanmasına sebep olacaktır. Tarihsel bağlamda coğrafya üzerindeki hareketlilik şehirleşmenin getirdiği olumsuzluktan ziyade kültürel bir bağlamın da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Diğer yönüyle şehirleşmenin ve göçün düzenli ya da düzensiz bir şekil de artma ya da azalma eğilimi göstermesi ne yazık ki yerleşim birimlerinin birbirinden bağımsız gettolaşmanın da çekirdeğini oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Sanayileşme ve iş imkânları aslında bir etken, sonuçları ise; üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir veri olarak coğrafyanın ve sosyolojinin verilerini oluşturmaktadır. Ve modern dünyanın meşgul insanları gibi bir tabir ülkelerin gelişmişlik şartlarının tezahürü olsa gerek.
Sadece sanayileşme faktörüne konuyu yaslamak bir yönüyle eksik kalır. Kırsal kalkınma ve şehirleşme anlayışı içerisinde tarihin önemli dönüm noktası olan tarım faaliyetlerini de söyleyebiliriz. Dünya da ilk tarım faaliyetlerine konu olan Mezopotamya, elbette konunun irdelenmesi gereken ayrı bir nirengi noktası… Burada kırsal kesimden sanayileşme ve iş imkânları dolayısı ile göç eden insanların beslenmesi ve gıda sorunu kendi içinde arz talep dengesini oluşturmuştur. Üretim ve tüketim zincirinin kurulması, tüketimden yani pazarlama öncesi gıda fazlalığı saklama koşullarının iyileştirilmesine yönelik faaliyetler galiba dünyanın ilk buzdolabına yönelik ilk adımı oluşturacaktı. Tarım da gıda fazlalığı tarihsel bağlamda hem kırsal kalkınma anlayışında hem de şehirleşme yönünde birçok gelişmeyi de beraberinde getirmiştir.
Ortak bir sonucun getirisi olan ticaret kavramı da kendi iletişim şatlarını oluşturmaktadır elbette. Şehirleşme ve kırsal kalkınma da etki tepki sürecinin ve kültürel etkilenmenin tarihsel bazda, coğrafi alanda süregelen bir anlayış alanı oluşturduğu söylenebilir. Ve insanların maddi imkânlarının gelişmesi diğer yönüyle yeni alanlar keşfetme düşüncesi sömürgecilik zihniyetinden ilk etapta uzak olduğunu da düşünmek; bir yanılgı olsa gerek, batı zihniyeti adına…
Kültürel faaliyetlerin sosyolojinin verileri ve coğrafi alanda edindiği etkileşim alanı fikri temel de bir kalkınma anlayışının çekirdeğini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Daha yalın anlamda insanların yaptığı geziler de yeni alanların tanıtılması ve tanımaya yönelik faaliyetler şehirlerin etki alanlarının genişlediği gibi benzer çekim alanlarını da beraberinde getirmiştir.
Sonrası bir modernite ve kişisel gelişim adına gezmek görmek kültürel anlamda bir çalışmada kırsal kalkınma ve şehirleşme anlayışında, turizm modelinin oluşmasına yönelik bir evrim geçirdiğini ayrıca konuşabiliriz. İletişim ve ulaşım şartları bu sürecin elbette saç ayaklarını oluşturmaktadır. Bugün sosyal medya kullanıcıları bir yanıyla iletişim kavramının içerisinde yer edinirken, diğer yönüyle bir ulaşım aygıtının ve istatistik verinin içerisinde yer alır. Ulaşım denilince, yol ifadesi ile biten kavramlar akla gelebilir; ilk etapta, fakat tarihin değişen şartlarında iletişim ve ulaşım şartlarının gelişmesi bir çağın akla gelen kavramları olarak yerini korumakta bugün. Galiba bu iki kavramın getirisi dünyanın bir köy olmaya doğru gidişatına dair yorumları da artırmıştır.
Sağlıcakla…