Biz gözümüzü bu topraklarda açtık.
Bu toprakların huzuruna göz dikenlere hiçbir zaman göz yummayacağımız bilinsin.
Şu da bilinsin ki, sabır kesesi geniş olan bu Millet, ihânete sabrı henüz öğrenmemiştir.
Müslüman Türk Milletinin merhameti, bu merhametten nasiplenenleri şımartmasın. Bu şımarıklığın, nasipsizlik olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Merhamet medeniyetinin yetiştirdiği binlerce evlat, bu millete liderlik etmiştir. Bu medeniyetin manevi bânileri ise binlere sığmaz.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen Edebâli’yi, “insanlığı yaşat ki nezâket yaşasın” düsturunda yaşatan bu Millet, kapı tokmaklarında bile hassasiyet gözetmiştir.
Geldiğimiz nokta, bu Milletin merhametinden şımaranların, şımarıklığın ötesine geçmiş ihânet yüklü fiilleridir ama bu Devlete bunlar zarar veremez.
“Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz” diyen ak saçlılar, kıymetin kaybolmayacağına işaret etmektedirler.
Şımarıkların fiilleri, Türk Milletinin merhametinin ortaya koyduğu kıymete halel getiremez. Bu kıymet kaybolmaz, böylece bilinsin!
Bu topraklar gıdasını, şehit kanlarından almıştır ve bu toprakları bu gıda ile besleyebilecek başka bir millet yoktur.
Bu topraklar bembeyaz bir gelinliktir ve kırmızıyla nişanlıdır. Kırmızı ise bu topraklara sevdalıdır. O kırmızıyı damarlarında taşıyansa, yalnızca bu Milletin evlatlarıdır.
Kırmızı ile beyazın birbiri ile bu kadar hemhâl olduğu bir vatan varsa, o da Müslüman Türk’ün vatanıdır.
Bu topraklar bizim kırmızı beyazımız, Mevlamız’dan her dâim niyazımızdır.
Aslan ile oyun oynayabilen yalnızca yavrularıdır. Bu aslan, yavrularına şimdilik oyun izni veriyorsa, bilsinler ki, babalık merhametindendir.
Bu aslan, kendisi ile oyun oynayanın kendi evladı olmadığını hissettiği zaman, pençesine mesai yaptırır ve fazla mesaiye de gerek kalmaz.
Şer güçlerin gizli emellerine bilerek ya da bilmeden hizmet eden ve bu toprakların huzuruna göz diken nasipsizler, bu Devletin muhatabı olamaz.
Bu nasipsizler ortalıkta dolaşmaya biraz daha devam etsinler bakalım. Sokak eylemleri, yel mesabesinde bile değildir. Kökü sağlam olan kayadan yelin götüreceği yalnızca tozdur.
Tozu alınmış kaya, kendine göz dikenlerin gözünü kamaştırmaya yeter.
Bu Millet, mert düşman ile her zaman er meydanında savaşmıştır ve düşmanına saygıda kusur etmemiştir.
Bu toprakların huzuruna kastedenler, geçek bir düşman ise, işte meydan! Çıksın ve ben düşmanım desinler.
Bu Millet, ben düşmanım demeyen kırk yıllık bir takiyyenin, ihanet şebekesinin, hizmetkârların ve bilmem nerelerden ananas dağıtan hainlerin kırk günde üstesinden gelmişse, merhametinden şımaranlara “ şimdilik çocukluğuna doyma” diyecek kadar da ferâsetlidir.
Hafızamıza sahip çıkalım ve şunu unutmayalım:
Bu milletin kaderini uçurumun kenarına getirmiş bir paralel ihanet çetesi, sokak eylemlerinden çok daha büyük bir tehlikedir ve bu şebeke ile mücadele, hiçbir önceliğe kurban edilmemelidir.
Sivrisineğin ısırığı, vücuttan çıkarılıp atılması gereken ve şu anda ağrı kesicilerle acısı hafifletilmiş tümörü unutturmamalıdır.
Asıl tehlike, kırmızı beyaz yârimize günlerini zehir edecek bu urdur. Bir avuç uğursuz kendini bilmez, bizleri bu urdan gâfil bırakmasın.
Allah Devletimize zeval vermesin. Âmin.
Duânızı eksik etmeyin efendim.