Geçtiğimiz hafta Dünya, Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’nı kutladı. Neden özellikle beyaz baston belirtilmiş diye merak edenlerin merakını giderelim. 1921 yılında bir trafik kazası sonucu görme yetisini kaybeden ABD’li fotoğrafçı James Biggs sokakta dolaşırken çevredekilerin kendisinin kör olduğunu anlaması ve dikkat çekmesi için bastonunu beyaza boyar. Bu davranış hereksin dikkatini çeker ve Fransız Körler Örgütü tüm görme engellilerin bastonlarını beyaza boyamasını söyleyerek 07-14 Ocak Haftası’nı Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası olarak ilan eder. Bir fotoğrafçı için görememek ne kadar acıdır varın siz düşünün…
Görme engellilerle ilgili olarak hem Dünya’da hem de Türkiye’de ciddi çalışmalar yürütülüyor. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte, görme engellilerin hayatlarını daha çok da eğitim hayatlarını kolaylaştıracak yeni bilgisayar programları geliştiriliyor ancak görme engellilerle ilgili eğitim çalışmaları yeni değil tabi. 1829 yılında Fransalı Luis Braille kendi adıyla anılan Braille Alfabesini geliştirmiştir. Akrabalarında ya da çevrelerinde görmek engelli olanlar bilirler, Braille Alfabesi kabartmaya dayanan bir alfabe. Bu alfabe görme engelli insanların yazıları dokunarak okumalarını sağlıyor. Son zamanlarda ise gelişen sesli kitap okuma uygulaması mevcut. Bu uygulama da görme engellilerin eğitim hayatlarını büyük oranda kolaylaştırıyor. Türkiye’de yaklaşık 77 bin görme engelli vatandaşımız ve bu vatandaşlarımızın eğitimleri için birçok ilimizde körler okulu var. Takıldığım nokta şu bu okulların adı neden Görme Engelliler Okulu olarak değiştirilmiyor acaba? Görme engelliler eğitimlerine zor şartlar altında da olsa bir şekilde devam ediyor ancak, onlardan önce toplumun ve yöneticilerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Yöneticiler yolda, sokakta, trafikte, hastanede ve okulda onların haytalarını kolaylaştıracak her şeyi düşünmeli ve uygulamalıdır. Topum da engelli vatandaşlarımıza karşı anlayışını hiçbir zaman kaybetmemelidir sonuçta hepimiz birer engelli adayıyız. Hiç beklemediğimiz bir anda başımıza bir kaza gelebilir ve herhangi bir yetimizi kaybedebiliriz. Her zaman bu bilinçle yaşamalı ve engellilere onlara acıyarak değil onları anlayarak yaklaşmalıyız.
Görme engelli vatandaşlarımız da beyaz baston kullanmaktan çekinmemelidir, çünkü beyaz baston bir görme engelli için kendine güvenin simgesidir. Kimsenin yardımı olmadan istediği yere gidebilmesini sosyal hayata rahatlıkla karışabilmesini sağlıyor. Görme engellilerle ilgili biraz araştırma yapınca gördüm ki Türkiye’deki görme engelliler arasında beyaz baston kullanımı Dünya’daki kadar yaygın değilmiş. Hayatı kolaylaştıran bir araç olmaktan çok bir utanç simgesi olarak görülüyormuş. Bunun sebebi de Türkiye’de beyaz bastonun Görme Engelliler Okulu’nda öneminin yeterinde anlatılamamış olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de beyaz bastonun önemi geç anlaşılmış olsa da bundan sonra görme engelliler arasında bir utanç simgesi değil de kendine güvenin simgesi olarak görülmesini umut ediyoruz. Mutlaka çoğunluğu bu önemi biliyordur ana sözümüz beyaz bastonun önemini bilmeyenlere. Bu konuyu yazarken GETEM’den bahsetmemek olmaz. GETEM, Boğaziçi Üniversitesi’nin 2006 yılında Görme engellilerin önündeki engelleri kaldırmak için kurdurduğu bir teknoloji ve eğitim laboratuvarının adı. GETEM görme engelli okuyuculara sesli kitap imkânı sunuyor. Siz de GETEM’in sitesine girerek gönüllü okuyucu olabilirsiniz. Herkes elini taşın altına koyarsa vatandaşlık görevini yapmış olur. Onları görmezden gelerek ben ne yapabilirim ki demek çözüm değil. Ne demişti İbn-i Sina “Kimse görmek istemeyen kadar kör değildir”