Aylardır ülkemizin doğusunda terör örgütlerine yönelik operasyonlar sürüyor. Örgütler diyorum; çünkü orada sadece PKK değil, düşmanlarımızın desteklediği daha nice işbirlikçileri mevcut. Bugün adı PKK olur, yarın başka bir şey… Değişmeyen ise, küfrün tek millet olmasıdır.
Askerimiz, polisimiz seferber olmuş durumda. Olağanüstü bir gayretle mücadele ederek Peygamber ocağında şehadet şerbetini içmek için adeta ant içmişler. Vatan hainlerinin korkulu rüyası, ölüme-ölümüne koşan askerimizin Allah yardımcısı olsun.
*****
Bu günlerde Diyarbakır Lice’de operasyonlar devam ediyor. Bölgede bulunan birçok köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Halk evinde endişe içerisindeyken, teröristler cehenneme odun olma yolunda yarışmakta.
*****
Coğrafya derslerinden herkes hatırlayacaktır, kenevir ve tütün gibi ürünler devlet kontrolünde ekilip yetiştirilebilir. Tabi bu kural, bu vatan evlatları için geçerlidir. Kural tanımaz, vatan kavramının mahiyetinden bîhaber yaşam sürenler anlayamazlar.
Bu zihniyeti biraz tanıdık da, benim asıl dikkat çekmek istediğim mevzu orada yaşayan halktan bir kişinin dahi sesi çıkmaz mı? Adamlar orada at koştururken, her yeri mayınlarla döşerlerken nasıl göz yumdular acaba? Ses çıkarmak için illa kendi canımızın mı yanması gerekiyor?
Tehdit ediyorlarmış; bizleri kullanabilmek için elbette bunu yapacaklar. Tavizi verdiğimiz anda ömür boyu boyun eğmek durumunda kalırız. Onların ekmeğine bal sürmüş oluruz. Ne kadar tehdit üzere yaptığımızı iddia etsek de, günahlarına ortak olduğumuz gerçeğini değiştiremeyiz.
Onlara yardım eden herkes, kendi evladını korumaya çalıştığını zannederken onlarca evladı ateşe atmaktadırlar. Bu bir kurtuluş mudur, boğazına kadar pisliğe batmak mıdır? Varın gelin siz düşünün.
En büyük gelir kaynakları olan uyuşturucu depoları güvenlik güçlerimiz tarafından ele geçirildi ve imha edildi. Kim bilir hangi yavruların kanına girip zehirleyeceklerdi tarlalar dolusu o bitkilerle. Hangi ailelerin evlerine ateş düşecekti.
Devletinin yanında olanlar, ülkesine ihanet etmeyenler için hem dünyada hem de ahirette mükâfat olacaktır. İlk başta bu insanlar başlarını yastıklarına koyduklarında huzurla uyurlar.
İhanet edenlere gelince; onlar hayatları boyunca huzursuz olacaklar, her an yakalanma korkusu, hesap verme durumunda kalma endişesi ile. Ömür boyu firar edip orada burada düzensiz bir hayat sürerek pejmürde bir şekilde yaşamaya talip olmak, akıl almaz bir durumdur. Cehenneme kütük olma çabası da cabası…
*****
Şırnak Cizre’de öğretmenlik yapan bir arkadaşım bazı izlenimlerini ve yaşadıklarını anlattı. İlk gittiğinde halktan birileri kendisini uyarmış: Polis aracı gördüğün zaman hemen oradan uzaklaş, tüm yollarda bomba düzenekleri bulunur, mutlaka birini patlatırlar. Bir ilçe düşünsenize; tüm sokaklarında bomba düzenekleri kurulmuş, istedikleri zaman patlatıyorlar. Kan dondurucu…
Tüm bunlar yapılırken seyirci kalan onlarca kişiyi düşünemiyorum ben, peki ya siz?
Onların derdi hiçbir zaman Kürt haklarını savunmak olmadı. Zira onların Kürt olup olmadıkları da meçhul. Diyarbakır’da sivillere yönelik on beş tonluk paylayıcının patlatılması durumun ne meselesi olduğunu kanıtlar nitelikte.
Terör biter mi derseniz, küfür milleti oldukça tamamen bitmeyecektir. Yalnız yerleşmeleri engellenecektir, kurmaya çalıştıkları düzenler yerle bir edilecektir.
Şimdi bizim hangi safta olduğumuz önemli, kime omuz verdiğimiz. Unutmayalım ki; şimdi biz küfre destek verirsek, yıllar sonra torunumuzun dişi kamaşacak ve o pis kan nesiller boyu bulaşacak. Doğru yolda olalım.
Ay yıldız bayrağımız her daim dalgalansın, vatanımız sağ olsun, Allah bu ülkenin daima yardımcısı olsun.