Çok şeker, çok sempatik adamdır şu Jorge…….
May neym iz Jorj, Jorge Mario Bergoglio !
Maradona’dan sonra Arjantin’den çıkmış en baba futbolcu sanki ama aslında onu çoğumuz “tanımıyoruz”
Oysa Diego Armando Maradona gibi o da İtalyan kökenli bir Arjantinli !
İkisinde de müthiş bir “fundamental” var, ikisi de çok “teknik”
Maradona’yla belki de tek ortak yanı budur (futbolcu olması değil) İtalyan ve Arjantin sentezi olmaları.
Ama Jorge Mario Bergoglio çOoOoOoOoOok daha ilginç bir kişiliktir !
O sadece bir “Teknik Adam” değildir !
Çok mütevazidir, elini ayağını öper adamın…….
Çoluk-çocuk-ZENGİN-fakir-dinli-dinsiz-hristiyan-YAHUDİ-müslüman-ateist herkesin sevgilisidir….…
Beyazlar içinde bir melek gibidir…….
“Siyahlar” için de bir melek gibidir “başka birilerinin sömürdüğü” Siyahları çok sever……
Son derece sosyal ve yapıcıdır……..
Herkesin ayağına gider…….
Herkesin yardımına koşar…….
Irk-Din-Dil-Mezhep ayırmaz…….
Dünyayı gezer, dolaşmayı sever, fakir-fukarayı besler, yardım dağıtır….....
Sen kalk Arjantin’den o fakru-zaruretten gel Sistine’nin “beyaz duman”larının içerisinden doğ dünyamıza, e seni kim sevmez…....
Oysa, bizim Jorj’dan önceki Cozıf, Joseph Alois Ratzinger çok sırlarla doluydu, zaten gençken de Nazi’mi olmuşmuş ne, amca’nın gudubet bir suratı vardı, sanki gülme kaslarını aldırmış dersin…...
Adam “Da Vinci’nin Şerit Metresi” nden koptagel olmuş gibiydi neyse ki “şifreler” çözülmeden bastı istifayı, yoksa kimbilir ne “kasetleri” çıkardı, hatırlarsınız malum “merkez ajansı” istifa etmeyenin kasedini çıkartıverirdi !
Bu muhteremler “Bankalar ve Çocuklar” konusunda da pek bir müteşebbis ruhluydular, hele Çocuklar……..
Laf aramızda, kendisi de duymasın ama adamı ilk gördüğümde "Is it safe?" olmuştum resmen !
Herif bildiğin Gestapo, bildiğin Dr. Szell, bildiğin Christian Szell, işkenceci Katil, lanet bir Nazi !
Bizim Merkel’in dedelerinden biri olabilir, titrek elleriyle ne o ya "Is it safe?"
Yine dağıldık neyse, işte bu Joseph Alois Ratzinger var ya, bu bizim Jorge gibi değildi, bunun her yanından gamalı istavrozlar dökülüyordu !
Adamın yaveri üçkağıtçı, sekreteri banka sincabı, altında çalışanların yarısı pedofili, bu gerzek de bunları bilmeden sazanlık yaptı 265. oldu !
Oldu ama sonra da paket servis oldu dehlediler, neyse burada kestik Jorj’a dönelim……
Herşey Allahtan ki İmtihan’ı İlahi, bizim Jorge öyle değildi, bir anda 115’in gözbebeği oldu, üstelik pek de kimse önemsemiyorken !
Mazbut, gariban, mütevazi ve fakat 266’cıydı Jorj ve İtalyan genetiğe sahip olsa da bir Latin rüzgarıydı, ne o yeni bir Şakira’ mı bekliyordunuz ?
Jose ve Regina’nın biricik meyvesi Jorge Mario Bergoglio.
Onu çok iyi yetiştirmişler, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, İngilizce, Fransızca, Portekizce, Latince hatta Eski Yunanca’yı biliyordu.
Hatta kimse bilmez ama Ladino’yu bile konuşur…….
Çifte vatandaşlık varken bir de görev icabı 3. vatandaşlığı da kapmıştır !
Şu bizim Jorge, aynı zamanda bir kimyagerdi ama Beşeri İlimleri de tahsil etti, yetmedi Yüksek Felsefe de okudu, o da yetmedi İlahiyat da okudu, Doçent oldu, Rektör oldu, az kaldı Doktorayı da bitiyordu ki “bir grup Dünyalı aziz” ona ihtiyaç duydu !
Zawallı “Yurıpiyın Yunyın” milleti taaaa o günlerden kucağa mı gelmişti de farkında değildi…….
Yoksa kucağa gelmesi gereken başından beri hep bizdik de yeni mi anladık aneyyy…….
İlginçtir bizim Jorge Mario Bergoglio böyle başarılı bir kariyere sahipken “çocuk da yaparım evlenmem de” falan demedi ama girdiği seçimlerde hep çuvalladı sonra da adaylıktan çekildi……
Hatta son olarak 2013'te yine denedi ama bu kez ilginç bir şey oldu, sağlığı elvermediği halde, favori bile değilken, beşinci seçimde üçte iki çoğunluğu alarak 115’in sözcüsü “muhterem” Jean-Louis Tauran’ın beyanıyla ilk kez “milli” oldu.
Bu Jean-Louis Tauran var ya bu da çok ilginç bir kişiliktir “pek tanımazsınız” zannetmeyin ! kendisi de “gizli evlat” kankası gibi bir “muhteremdir” ve Dinlerarası Diyalog Kurulu Başkanıdır !
Bunların rakamsallarına da hastayım, yok 115 yok 266, Diablo’yla Mefisto’nun gsm hattımıdır nedir……
Ok de bu kadar sismik sondajdan sonra bakalım “Papa’z” tekrar pilav yiyecek mi ?
Rahmetli Aytunç Altındal, bu milletin “Latin” ufkunun açılması için çok çaba sarfetmişti !
Fakat o dönem, müthiş duyarlı halkımız maalesef bu konulara eğilemedi, çünkü artık Köle İsaura’nın koltuğuna “Fatmagül’ün Suçu Ne-Behzat Ç-Muhteşem Yüzyıl” gibi sanat eserleri oturmuş sevgili halkımız da bunlarla çok meşgul olduğundan böyle basit ve değersiz konulara zaman ayıramamıştı……
Oysa ne demişti bizim MemetAli yüzünden “kurşun geçirmez kavanozda dolaşan” sabık Papiş o zamanlar *Kürtleri, Filistinlileri, Latinleri siyasal haklar elde etmek için silahlı mücadele bulunmaya son vermeye çağırıyorum !
Başka ne demişti *Haydi Barışın çocukları, dünya da saygı-sevgi-barış için “Diyalog” yollarını açalım !
Way babanın çarığına kurban, aynen böyle mi oldu la ?
Farketmez çünkü itiraz eden olmadı da sonra n’oldu, dünyanın dört bir yanında “Genel Merkez”in Diyalogçu Bebişleri ve Sevgi Pıtırcıkları uzak denizlere açılmaya başladığında, eşzamanlı olarak bizler her nasıl olduysa Soykırımcı-Baskıcı bir Devlet statüsüne evrildik !
Bize karşı her zaman “sevecen” davranmış dünya medyası ve ülkemizde ki vantuzlu kolları da aynı anda bu gazı salınca, şimdilerde “birilerinin” ma’teessüf yeni tanıştığı son sürüm entelijensiya tohumlarını atmıştı artık……..
birilerinin, birilerimizin aaaaah ah…….
Bu esnada baş muhterem 1 asırdır yapmadığı bir şey yapmış "in pectore" hakkını kullanarak “muhterem gizli evladını” çoktaaaaan görevlendirmişti ve “bizler” hala uykudaydık !
“Muhterem ve Jorj’un abileri” tüm bu “photoshopları” o kadar iyi kullanmışlardı ki ne biz ne dünya halkları yeni nesil ajanların hangi “abiler-ablalar” olduğunu 15 Temmuz’a kadar anlayamadık ve lakin Referandum sürecinde gördüklerimizden sonra artık işin küresel boyutlarının sadece “denizaşırı” olmadığını, yanıbaşımızda ki Avrupa’nın da “genel merkez ajansı”yla beraber o cenabet “Kutsal İttifak”ın çanlarını çaldığını gördük-görüyoruz…….
Belki de Armageddon’dan önce muhtemel yine-yeniden bir 3. Haçlı Seferine hazırlanmamız gerektiğini, son haftanın aile fotoğrafında ki badi lenguiç’ten anlamalıyız !
Jorge Mario Bergoglio, o aile fotoğrafını çektirenlere, bize defaatle söz verilip de zaten hiç uygulanmayacak olan “declaration of conformity”yi geri iade etti artık, bunu da anlamalıyız !
İşte Vatikan Tünellerinden Apostolik Palas’a ve oradan Sistine bacalarının “beyaz duman”ıyla son üfürülen muvazzaf Jorge Mario Bergoglio’ya, aile fotoğrafının analizi !
HAZIRLANIN !