Yine ve yeniden anlıyoruz ki Türk ve Türkiye oldukça, bu topraklarda, bu coğrafyada birileri hep rahatsız olacak, birileri hazmedemeyecek birileri kahrından ölecek. Ve yine anlıyoruz ki birileri asla durmayacak, birileri tüm plan ve projelerini bizim üzerimize kuracak, birileri dost görünüp düşman olmaya devam edecek.
Söylenti gibi anlatılan “ya hu adamların yüz yıllık planları varmış üzerimizde” sözü hikâye filan değil bas baya kafalarında zihinlerinde olan emelleri. Yıllar önce de güçsüz, sessiz, parçalanmış, edilgen bir Anadolu ve Türkiye arzuları vardı şimdi de var hem de katlanarak hırslanarak devam ediyor.
Etrafımızda yakınımızda ya da uzağımızda, dışımızda ve hatta içimizde sürekli bu ülkenin ve bu milletin kötülüğünü, mutsuzluğunu, başarısızlığını isteyen birileri olacak. Ne oyunları bitecek ne düşmanlıkları. Vazgeçmeyecekler… Yani çıkıp “arkadaş ne yapsak olmuyor, bırakıverelim” yaklaşımında olmayacak. Her zaman uyanık, her zaman dikkatli ve rikkatli olacağız.
Malum şu günlerde Türkiye bir harekât başlattı. Kolay bir iş, sıradan bir olay, rutin bir alışkanlık değil. Bir savaş, bir mücadele… Bugün tarih kitaplarında okuduğumuz savaşlar gibi mi okunacak acaba ileride. Misal bundan elli yıl sonra “Barış Pınarları” başlığı altında neler söylenecek? Korkum o ki nesil bu ülkede yaşayıp u ülkenin yanında olmayan, adı Türk ismi olup Türkün yanında olmayan kafa yapısından okumuş olmasın tarihini. Dün “Ne yapıyor bu devlet, hükümet ne duruyor diyen bazıları, iş başlayınca “savaş karşıyız” demeye başladılar.
Kimi çevreler ki kendileri malumunuzdur, sendikası, sanat yapmaya çalışanı, yazarı çizeri nasıl oluyor da karşı cephenin argümanları ve cümleleriyle konuşuyor. Güya “savaş karşıtı” olmak denilen insani yaklaşımın arkasına sığınıyor kimileri. Burnumuzun dibinde koca ülkeyi yok etmek pahasına piyon ve terörist bir yapıyı kuranlara tek bir cümle edemeyenler kimin yanında neye karşı anlamak zor.
Onca gencini, askerini, evinden yüzlerce kilometre uzağa göndermek kolay bir karar mıdır? Kendi vatandaşımıza zarar gelme ihtimalini bildiğin halde bu kararlılıkta durabilmek sıradan mıdır? Karşımızda insani, vicdani ve ahlaki hiçbir değeri olmayan, acımasız bir sürü var. Sürü diyorum çünkü yularlarını tutanların da kendi çıkar ve menfaatlerinden başka düşünceleri yok.
Uluslararası hukuk denen olgu ve metinlerin hangisi bu ülkeden yana, Türkiye’den yana işletilmiştir. Avrupa neden konu “Türkiye” olunca sessiz, suskun, sağır ve kör olmaktadır? Büyük abi Amerika neden her fırsatta bize parmak sallamaktadır? Onların dertlerini anlıyoruz da bizim içimizde olanların dertleri ne? Bu ülkenin ortak bir ideali, aynı hedef ve emelleri, aydınlık bir gelecek tasavvuru yok mu?