Yol üstüne oturmuş “yavrum” diye ağlayan annenin feryadını duyun.
Yolda kanlar içinde bekleyen oğluna-kızına çaresizce bakan babanın gözyaşlarını görün.
Kaza yerinde, “Tedbir almak çok mu zor” diye bağıran vatandaşları dinleyin.
Ankara Caddesi… Resmen kazalar caddesi oldu.
Sürücüler dikkatsizce ayağını gazdan çekmiyor.
Şehir içine giden tırlar ve otobüsler bile adeta yarış yapıyor.
Bu kadar hızla nereye yetişecekler merak konusu.
Ankara Caddesi’nin yapılaşmaya başladığı yılları hatırlarım.
O yıllarda bu cadde üzerinde trafik ışığı bile yoktu.
Trafik kazası da yok denecek kadar az yaşanırdı.
Bu cadde etrafında hızlı bir şekilde yapılaşma arttı.
Ayrıca şehir merkezi ile sanayiyi bağlayan en önemli cadde.
Günde binlerce araç geçiyor.
Maddi hasarlı çok sayıda kaza oluyor.
Kimi sürücüler o kadar hızlılar ki kırmızı ışıkta bile duramıyor.
Geçen gün yine bu cadde üzerinde üzücü bir kaza yaşandı.
Karşıya geçmek isteyen 13 yaşındaki bir çocuk ölümden döndü.
Kırmızı ışık yandığında orta refüje gelen çocuğa, ışıkta duramayan bir araç hızla çarptı.
Çocuk 3 metre fırladıktan sonra karşı yolun ortasına yığıldı.
Karşıdan araç gelmemesi de büyük bir faciayı önledi.
Trafik ışık direğini bile deviren araç, ön lastiklerinin patlaması ile ancak durabildi.
Yolun karşısında çocuklarını bekleyen anne ve baba da çocuklarına koşarak yolun üstüne yığıldı.
O anne ve babanın feryatlarına vatandaşlar bile gözyaşlarını tutamadı.
Bu cadde ile ilgili, birçok makama vatandaşlar tarafından şikâyet ve öneriler gitti.
Bildiğim kadarı ile bazı önlemler de alınmaya çalışıldı.
Fakat “sürücüler dikkatsiz, hız düşürmüyorlar” düşüncesi ile tedbirlerin arkası gelmedi.
Bu caddeye TEDES gerekiyorsa kurulsun, hız düşürücü tedbirler almak gerekiyorsa da alınsın.
Ne gerekiyorsa yapılmalı.
Caddede her saat acı fren sesleri duymaktan vatandaş bıktı.
Bir eve cenaze arabası geleceğine, kurallara uymayanların evlerine ceza makbuzu gitsin.
Biz tedbirimizi alalım da takdiri Allah’a bırakalım.