1 Kasım seçimi son beş aydır yaşadığımız belirsizliğin, kargaşanın dağılması ve büyük Türkiye yolunda ilerleme açısından bize yeni bir umut oldu. Elbette bugünden yarına her şeyin bir anda düzelmesi kolay değil ama doğru yolda istikrarlı bir şekilde ilerlemeye başladığımızda zamanla hedef istikametinde yol aldığımızı göreceğiz.
Seçimin ardından yapılan farklı değerlendirmelerin ortak noktası halkın muhalefet partilerine bir ders vermesidir. 7 Haziran seçiminin ardından oluşan tabloyu değerlendiremeyen, hükümet oluşturma çabalarına çeşitli bahanelerle taş koyan muhalefet partileri 1 Kasım seçiminde ait oldukları yere daha fazla zarar görerek geri dönmüş oldular. Vatandaş beş aylık süreçte 13 yılda elde edilen kazanımların yavaş yavaş elden gideceğini anladığı için tekrar AK Parti çevresinde toplanmıştır.
Seçimden AK Parti’nin yüzde 50’ye yakın oy almasının en önemli sebebi muhalefet partileridir. AK Parti’nin diğer seçimde yaptığı hatalardan ders çıkarması; aday listelerinin yeniden düzenlenerek 3 dönem kuralına takılan partinin ileri gelenlerinin yeniden aday gösterilmesi, kaynak eleştirisinin bir kenara bırakılıp tutarlı ve makul ekonomik vaatler verilmesi, partinin il-ilçe teşkilatlarının daha azimli çalışmaları vb. elbette etkili olmuştur ama bir yere kadar. Muhalefet partileri ne bir araya gelip birlik oluşturabildiler ne de AK Parti ile anlaşıp koalisyonu kurdular. 7 Hazirandan önceki ezberlerini sürdürerek kayıkçı kavgasına devam ettiler. Öte yandan AK Parti’yi eleştirelim derken çoğu zaman baltayı taşa vurup seçmene hakaret ettiler. 1 Kasım seçiminden önce de stratejilerini yine AK Parti’yi eleştirme ve seçmeni küçümseme üzerine kurdukları için kaybettiler.
Muhalefet partileri olaya düz mantıkla yaklaştı. Onlara göre AK Parti’nin hataları vardı ve seçmen bu hataları görüp kendilerine oy vermeliydi. Doğru AK Parti’nin elbette yaptığı onca güzel icraata rağmen hataları, yanlışları vardı. Sonuçta 13 yıldır tek başına iktidarda olan bir partiden söz ediyoruz. Fakat seçmen AK Parti’nin doğrularını ve yanlışlarını terazinin kefelerine koyduktan sonra, doğrularının yanına gelecek dönemde yenilerini ekleme potansiyelini görüp tek başına iktidar olmasının yolunu açtı. Bu durumu muhalefet partilerinin artı değer üretememeleri de etkiledi. İnsanlar son 13 yıllık süreçte iktidarda olmanın keyfine varmıştı. 5 aylık gibi kısa bir zamanda bile yeniden 2002 öncesine dönülebileceğinin sinyalinin alınması farklı partilere gönül verilmiş olunsa bile yeniden AK Parti etrafında toplanılmasını sağladı.
Yeni dönemde işimiz kolay değil. One munite ile başlayan, gezi ayaklanması, 17-25 Aralık kumpasları ve yeniden başlayan terör saldırıları ile devam eden olaylar zincirine 1 Kasım seçimi ile sadece geçici olarak dur denilmiştir. Eminim şer odakları kısa sürede yaşadıkları şokun etkisinden kurtulup yeni oyunlar tezgâhlamanın peşine düşecektir. Bu noktada AK Parti’ye düşen görev kısa vadede ekonomiyi yeniden rayına oturtmak olacaktır. Piyasada yaşanılan belirsizliğin ortadan kaldırılmasında seçimden önce vaat edilen ekonomik adımların atılması önemlidir. Asgari ücrete zam, emeklilerin maaşlarında iyileştirme, gençlere yeni iş imkânlarının hazırlanması vb. hamleler ekonominin canlanması açısından gereklidir. Terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve en önemlisi yeni anayasa çalışmalarının buzluktan çıkarılıp ele alınması gerekmektedir. Boşa geçen 5 ayın ardından kaybedilecek bir dakikamız bile yok, kolları sıvayıp çalışılmaya başlanılmalı.
Yeni dönem için muhalefet partileri ile ilgili bir değerlendirme yapmaya gerek var mı bilemiyorum. Seçimin ardından geçen zamanda mantıklı bir özeleştiri duyamadık. Yine kendilerinden başka herkes suçlu. “Saray komplo kurdu, halk cellâdına âşık kurban gibi cahilce tercihte bulundu. Aziz Nesin yine haklı çıktı” gibi bilindik teraneler tekrarlanmaya devam ediyor. İstifa mekanizması falan güldürmeyin durduk yere. Kış günü enseyi karartmadan onurlu direnişlerine devam edecekler (!)