Öyle zamanlar vardır ki; insanın zihnini bulandırmayı amaç edinen yazılar ortalığı kaplar ve bu amaca hizmet eden aktörler her yerde kol gezer.
Gün ferâset zamanıdır ve kaybedilecek vakit yoktur.
Kendi pınarlarımızın tatlı suları bütün besleyiciliği ile gürül gürül akarken, başka pınarların yavan sularını tatmakla vakit geçirmeyelim. Bu lezzetleri boşa vermeyelim.
Kendi pınarlarımızı başka pınarlarla aldatmayalım.
Bu ülkenin liderini sandıkta yenemeyeceğini anlayan hâinler, ümidi sandukaya bağlamış durumdalar.
Başbakanın hastalık haberlerinden sonra öldü haberlerine de sarılacaklarına hiç şüphe yok.
Meseleyi şuraya getirmeye çalışıyorum:
Günümüzde yaşadığımız ve devletimizi bir çıkmazın içine sürüklemeyi amaç edinen ihânet faaliyetini her yönüyle en güzel şekilde değerlendirip bizlere sunan ve meseleye nereden bakmamız gerektiğini öğütleyen kıymetli pınarlar gürül gürül akarken, bu suları boşa vermeyelim.
Peki, hangi pınarlardan beslenelim?
Dinin devlet nizamındaki yerini en güzel tespitlerle ortaya koyan ve 44 ciltlik İslam Ansiklopedisi’nin de emektarlarından olan Hayrettin Karaman Hocamız Yeni Şafak’ta yazmaktadır ve ilminden nasiplenelim.
Yıllardır çizgisinden taviz vermeyen ve sözlerinden dolayı evini bile satmak zorunda kalan ama her zaman hakkı söylemeyi düstur edinmiş Abdurrahman Dilipak Ağabey’i Yeni Akit’ten okuyalım.
“Seni seviyoruz savunan adam” diyerek gönüllerde taht kuran ve yıllardır hizmet adına gerçek hizmeti veren ama ihaneti görünce o ortamı terk eden Ahmet Taşgetiren Hocamız, devletine ihanet boyutuna getirilmiş bir anlayışı, bütün nezâketiyle Star gazetesinde ferâsete dâvet etmektedir ve bu dâvet karşılıksız kalmasın.
Âlimin öfkesinden korkulması gerektiğini ve İslam Dini’nin ılıtılarak kaynatılıp buhar edilmesini amaç edinen ihanet şebekesine, en doğru tespitlerle nasıl mesafeli durulması gerektiğini dört aydır aralıksız Yeni Şafak’ta haykıran Yusuf Kaplan Ağabey’i okuyalım ve gerçeğin farkına varalım.
Tarafsız duruşu ve insanı önceleyen fikirleriyle devlet adamlarına önemli bir memba olan Ali Bayramoğlu Beyefendi’yi Yeni Şafak’tan okuyalım.
Siyasetin göbeğindeki tartışmalarda nerede durulması gerektiğini, eşsiz öngörüleri ile ortaya koyan ve bu görüşlerini Star gazetesinde paylaşan Mustafa Karaalioğlu’nu okuyalım.
Devlet adamlarının en çok güvendiği gazetecilerden olan Abdulkadir Selvi’yi Yeni Şafak’tan okuyalım.
Gençliğine verip, “amma da komplocusun be İbrahim” denilen günleri unutmayan ve o günlerdeki öngörülerinin şu günlerde en acımasız şekilde yaşanıldığını gören İbrahim Karagül, yeni tespitlerini kimseye aldırmadan yine Yeni Şafak’ta paylaşmaktadır ve nasipsiz kalmayalım.
Paralel yapının en küçük yapı taşlarını dahi ortalığa döken Mahmut Övür’ü Sabah gazetesinden okuyalım.
Şiir tadındaki yazıları ile gönüllere taht kuran güzel insan İbrahim Tenekeci’yi okuyalım Yeni Şafak’tan ve irfanın kıymetine vâkıf olalım.
Konjonktür değerlendirmelerini en güzel şekilde yapan ve nerede durulması gerektiğini açık bir şekilde ifade eden İbrahim Kiras’ı Star’dan okuyalım.
Şeker gibi ifadeleri ile güldürerek düşündüren ve taşı gediğine koymayı ihmal etmeyen Mehmet Şeker Bey’i okuyalım Yeni Şafak’tan.
“Firavun’a karşı bir Musa yeter, ihanet şebekesine karşı bir Tayyip yeter” diyen ve lekesiz yazıları ile zihinleri parlatan Ömer Lekesiz Ağabey’i okuyalım Yeni Şafak’tan.
Ve Hakan Albayrak…
Mavi Marmara, o içindeyken vurgun yedi ama bütün yolculara ümit oldu sözleriyle. Yunanlı aktivist: “Sizi Tayyip Erdoğan kurtarır, ya bizi kim kurtaracak” dediği zaman; “üzülmeyin, Tayyip Erdoğan hem sizi hem de bizi kurtaracaktır” diyerek inancını ortaya koymuş ve mahcup olmamıştır.
İsrail’e otorite diyen şahsa, ilk tepkiyi koyan, kahramanların kalmadığı İslam dünyasında günümüzün kahramanlarına kalbi duygularla sahip çıkan aksiyon adamı Hakan Albayrak’ı okuyalım Star gazetesinden ve de okutalım mütemâdiyen.
Pınarlarımızın tamamını almaya bu yer yetmez. Benzer vadiler aynı lezzetlere sofralık yapmaktadır. Yavan sofralarda vakit geçirmeyelim.
Duânızı eksik etmeyin efendim.