Yatıyoruz, kalkıyoruz cemaat ve hükümet meseleleriyle uyanıyoruz. İçimiz dışımız cemaat-hükümet arasındaki olaylar oldu. Her yıl Dünya gündeminde 1 günde olsa yer edinen Şeb-i Arus gecemiz bile bu olaylar sayesinde gündeme gelmedi. Cemaat ülke yönetmeyi öncelikle aklından çıkarsın. Bir ülkeyi bir cemaat yada bir topluluk yönetemez. Her istediğini hükümete yaptıramaz. Bu psikoloji, işte ülkeyi bu hallere getirdi. Şimdiye kadar hükümetten ne istedilerse aldılar, istediklerini yaptırdılar. Başbakan Erdoğan artık yeter dedi ama demez olsaydı. Konu her ne kadar dershane mevzusundan başlasa da derinlemesinde çok ciddi hesaplaşmalar var. Devletin içerisindeki kadroların tasviye edilmesiyle cemaat hortladı diyebiliriz. Türkçe olimpiyatlarıyla gurur kaynağımız olan cemaat, Türkiye’yi Avrupa’ya İngilizce twitlerle şikayet ederek herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Aynı dava için yürüyorlardı halbuki. Birleşilen tek nokta İslam’dı. Kişisel çıkarlar ve menfaatler demek ki İslam’ın önüne geçti.
Gerçekten yaşanan bu olaylar ülkeyi bölmek isteyen, Türkiye’nin itibar kaybetmesini isteyenleri çok mutlu etti. Bu olayların şerefine kadeh kaldıran bir kesim bile vardır. Ülkede böyle bir ortamın oluşması gerçekten üzücüdür. Gün geçtikçe tırmanan gerilimde hükümet-cemaat olayı daha fazla ateşlenecek gibi görünüyor. Yapılan operasyonlara göz atalım. Aslında operasyonların yapılma zamanı manidar. Operasyonun yapılmasına kesinlikle karşı değilim. En derin noktasına kadar inilip, ucu Bakanlara dayanıyorsa onlar bile cezasını çekmelidir. Ama zaman noktasında Hakan Şükür’ün istifası sonrasına denk getirilmesi ve operasyon düğmesine basan polis şube müdürlerinin, Emniyet Müdürüne bile bilgi vermeden bu operasyonu gerçekleştirmesi kafaları karıştırıyor. Hiyerarşi sisteminde bir operasyondan ilk olarak Emniyet Müdürü haberdar edilmelidir. Bu olayda kafaları karıştıran noktada tam burada oluşuyor. Genel anlamda konuşulan noktada bu yönde ilerliyor. Görevden alınan veya yeri değiştirilen bütün müdürlerin, cemaatin müdürleri olduğu konuşuluyor. İstanbul Emniyetinde genel bir tasviye başladı. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’da görevinden alındı. Bu operasyondan sonra, emniyette görevden alınmalar aslında yanlış bir algı oluşturuyor. Bu ülkede Bakan’ın oğlu yolsuzluk yapmış ise sorgulanmayacak mı? Neden operasyonu yapan polis müdürleri tek tek görevden alınıyor diye soruyor vatandaş. Hükümet ise cemaatin polisi olduklarını yeni öğrendiği müdürleri görevden alıyor aslında. Cemaat-Hükümet olayında silahlar çekildi. Gün geçtikçe ortam gerilmeye devam ediyor. Ortada kazanan yok, ama kaybeden var. Kaybeden Türkiye… Bu olaylar ülkemizin ekonomik dengelerini de alt üst etmeyi başardı. Seçin sürecine girdiğimiz şu noktada aday adayları bile yuvalarına çekildi, sessiz sedasız beklemeye geçtiler. Umarım bu olaylar bir an önce son bulur, adaylarda açıklanır da, güzel bir şeçim atmosferi yaşarız. Kaybeden değil, kazanan Türkiye olmak için dua edelim, elimizden geleni yapalım. Sevgiyle kalın…