KAZANAN ERDOĞAN KAYBEDEN AMERİKA / TRUMP

Abdullah Acıbadem

Cumhurbaşkanı’mızın "Dünya Beşten Büyüktür." çağrısı nihayet vicdanlarda karşılık buldu. ABD, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştı ama BM Genel Kurulu’ndaki oylamada karar reddedildi. Filistin oylamasına katılan 173 ülkeden; 128 ülke Trump'ın tehditlerine boyun eğmedi tasarıyı kabul etti, 9 ülke reddetti, 35 ülke çekimser kaldı. 

BM Genel kurulunda oylanan "Kudüs İsrail’in başkenti olsun" tasarısına karşı çıkanların yarısından fazlası Hristiyan devletler. Biz Hristiyanlara bile Kudüs’ü anlatabildik, bir tek  CHP’ye anlatamadık.

Hristiyan devletlerin milleti belli, peki bu CHP hangi milletten acaba? 

Herşey liderimiz Erdoğan’ın dünyanın gözü önünde zulme başkaldırması, ABD ve İsrail'e "One Minute" diye meydan okumasıyla başladı. “Dünyayı değiştirecek insanlar” listesine ismini yazmadıkları Recep Tayyip Erdoğan dünyayı değiştirdi ve bu bir milat oldu. 

21. yüzyılın süper gücü Amerika Ortadoğu'daki emellerine ulaşamadı. 2000 yıllık devlet geleneği olan Türkiye engeline takıldı. Önündeki engeli yıkmak için vurduğu her darbede daha sağlamlaştırdı. Ve son olarak süper güç konumundaki Amerika 21. yüzyılın Hasta Adam'ı haline geldi.

Özellikle son 10 yılda Erdoğan siyaset gündemine geldikten sonra; Amerika’nın arkasındaki küresel/siyonist üst aklın Türkiye'ye karşı yaptığı bütün operasyon ve girişimler Türk üst akılı tarafından başarıyla ber taraf edildi. 

Mesela 7 Şubat'ta Türkiye Devleti'nin MİT Müsteşarını alıp sorgulayamadılar,

Suriye'de Bayırbucak Türkmenlerine giden silah dolu MİT tırları, onlarca yıldır devletin içine sızan FETÖ tarafından durduruldu,

Emek Sinemasının restore edilmesini bahane ederek muhalif kesimi "Emek Yıkılıyor!" diyerek sokağa çekmeye başladı,

Gezi Parkı'nın yerine Tarihî Topçu Kışlasının yapılması bahanesiyle Gezi Parkı'na yürüdü,

Erdoğan'a destek veren millet sokağa inmiyor, Gezi'deki çapulcularla karşı karşıya gelmiyor, çatışmıyor, kan dökülmüyordu. Erdoğan'ın dirayetli duruşu, alaya alınan tarihî "%50'yi evinde zor tutuyoruz" sözü Gezi planını da derdest etti,

Herşeye rağmen Erdoğan gitmeli diye düşünüyorlar. Bu plan doğrultusunda 17/25 Aralık'ta hükümete FETÖ tarafından rüşvet operasyonu düzenlendi,

30 Mart seçimleri öncesi düzenlenen bu operasyon da başarısızlıkla sonuçlandı. Milli Devlet, paralel devlete ağır bastı. Erdoğan bu seçimlerdem %47 gibi tarihi bir oyla seçimi kazandı,

Amerika Türkiye'nin yerli silah üretmesini de engellemeye çalışıyordu. Sürekli "intihar" olarak yansıtılan Aselsan mühendisleri ABD/FETÖ tarafından öldürülmeye başlandı. Türkiye durmadı ve kendi yerli silahlarını,araçlarını üretti,

Türkiye'ye PKK terör örgütü tarafından sıksık saldırılar düzenleniyor ve bu saldırıların bahanesiyle TSK içinde yuvalanan FETÖ'cü teröristler işgale kalkıştı,

Bu düpedüz bir işgal girişimiydi çünkü PKK'lı ve DEAŞ'lı terörist de o gece Suriye ve Irak sınırında Türkiye'ye girmek için bekliyordu. Ayrıca 200'e yakın İngiliz savaş uçakları da Kıbrıs'a konuşlanmıştı. ABD'nin gözü Türkiye'deydi,

Erdoğan'ın "Milletimi meydanlara davet ediyorum." demesi ve kendisinin İstanbul'a gelmesiyle bu aziz millet eli kanlı FETÖ'cü işgalci teröristleri hüsrana uğrattı,

ABD, onlarca saldırısına rağmen enerji hatlarının Türkiye üzerinden geçmesine engel olmak ve Rusya - Türkiye ilişkilerini bozmak için yine FETÖ'yü kullandı.

Önce Rus savaş uçağı, FETÖ'cü bir pilot tarafından düşürüldü. Bu dönemde Türkiye - Rusya ilişkileri bozuldu fakat tekrar toparlandı. ABD yine FETÖ'yü kullanarak Rus büyükelçi Karlov'u öldürdü. Ama bu kez plan tutmadı. İlişkiler hızla düzeldi, önemli ticari anlaşmalar yapıldı.

Ticari anlaşmaların yanısıra Türkiye ile Rusya savunma sanayinde önemli anlaşmalar yaptı. Bunun en önemlisi S400 savunma sistemiydi. Bu sistemle Türkiye hava sahasının tamamını korumaya alabilecekti. Türkiye'yi işgale hazırlanan ABD S400 alımına da engel olamadı.

Türkiye'yi yalnızlaştırmak isteyen ABD, Katar'da darbe yapamadı ve Barzani projesi çöktü, Türkiye'nin Cerablus harekâtina engel olamadı. Dolar/Euro yükseldi fakat Türkiye'de ekonomik kriz yaşanmadı, 40 yıllık PKK Türkiye'de bitme noktasına geldi. ABD' vize ambargosunda çuvalladı.

Son olarak Kudüs konusunu eline yüzüne bulaştırdı.

100 yıl önce Sultan Abdülhamid'in başarıyla sürdürdüğü bu savaş sonraki nesillere aktarılmadığı için hatalar tekerrür etti. Bir yenisini daha yapıp gelecek yüzyılımızı da heba edemeyiz. Hiç farketmeden yaşadığımız bu destana sahip çıkacağız, devletimizin arkasında duracağız.

Kudüs için Müslümanlar birleşti, ABD ve israil iyice yalnız kaldı. Türkiye, Kudüs konusunda sergilediği tavırla İslam ülkelerinin liderliğini aldı. Dedik ya: Her şerde bir hayır vardır.

Karar ABD ve İsrail'e yeni ve güçlü bir tokat oldu. Ülkeler ABD'nin tehditlerine rağmen karar lehine oy kullandı. ABD Başkanı Donald Trump oylama öncesi, “Hem bizden para alıyorlar,  hem de aleyhe oy kullanıyorlar. İyi izliyoruz, kaydedeceğiz” demişti. 

ABD, Orta Doğu'daki eski despot rejimler gibi. Dünyanın değiştiğinin farkında değil. Dünyaya ve halklara küstahça davranmaya devam ediyor. Güçlü olana karşı dünyanın adalet duygusunun boyun eğmeyeceğini anlamlı artık. 

Dünya Kudüs konusunda BM kararının gerçek başarısının Türkiye’ye ve Erdoğan’a ait olduğunu söylerken; bizim ana muhalefet hala  Man Adası ve FETÖ destekli Zarrab davasını ısıtmakla meşgul. Oysa Cumhurbaşkanını arayıp tebrik etmek düşerdi ana muhalefet liderine. 

Amerika güç kaybı yaşıyor ve bu durumu kabullenmemekte direniyor. Amerika artık baskı, şantaj ve tehditlerle iş yürüyemeyeceğinin ve değerlerinin kaybetme yolunda ilerlediğinin farkına varmalı. Amerika dışında bir dünya kuruldu ve çok güçlü. Restleşmek hiç birşey kazandırmaz çünkü “dünya beşten büyük”