Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu Ak Parti seçim beyannamesini açıkladı. Beyannamede toplumun her kesimini sevindirecek vaatler var.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Ekonomik alanda vatandaşa sunulan vaatlerin ayakları yere basmalı. Aksi taktirde havada kalır, dalga konusu olursunuz.
Mesela MHP ve CHP iktidar şansları olmadığı için bol keseden, hayali vaatlerle toplumun karşısına çıkabiliyor. Bu vaatler toplumu heyecanlandırmak yerine halk arasında alay konusu olmanın ötesine geçemiyor.
Ancak Ak Parti ne olursa olsun seçim sonrası yeniden iktidarda olacak. Bu yüzden vaatler hem ihtiyaçlara yanıt verecek cinsten hem de gerçekçi olmalı diyorduk, öylede oldu.
7 Haziran seçimlerinde ve sonrasında ekonomik vaatler çok konuşuldu. O zaman üzerinde durulan konu şuydu.
“Kaynak nerede?”
Bu soruyu Ak Parti içinde sorabiliriz. Bu vaatler için kaynağı nereden bulacaksınız?
Ak Parti 13 yıldır iktidarda. İstikrarlı ve güven verici yönetim anlayışıyla ekonomide tüm kırılmalara rağmen Türkiye’nin bu süreçleri kayıpsız ya da en az kayıpla atlatmasını sağladı.
En çetrefilli krizler bile Türkiye’yi teğet geçti.
7 Haziran seçimlerini takip eden süreçte Türkiye bu krizlere ilaveten, takriben 50 Milyar Dolar civarında bir kayıpla daha karşı karşıya kaldı.
Bakın, tekrar ediyorum…
Seçimden çıkan istikrarsızlığın bu ülkeye maliyeti 50 Milyar Dolar…
Şaka gibi.
Yani ülkemiz, devletimiz 50 Milyar Dolar’ı bir çırpıda kaybetti.
Peki, Ak Parti’nin seçim vaatlerinin bu ülkeye maliyeti ne?
Öyle inanıyorum ki 15 Milyar Dolar’ı geçmez.
Ak Parti 1 Kasım seçimlerinden tek başına iktidar olarak çıkarsa ve bu vaatlerini gerçekleştirirse ülke olarak 35 Milyar Dolar kardayız demektir. Bu yüzden bu vaatlere yönelik bir kaynak sıkıntısı olmayacağını düşünüyorum.
Tek sorun asgari ücret. Asgari ücreti sonuçta işçi ve işveren temsilcileri belirliyor. Yani devletin herhangi bir dahli yok bu konuda.
Ancak bir orta yol bulunabilir. Örneğim asgari ücretle çalışan işçinin 400 TL’sini devlet karşılayabilir.
Yani siz isterseniz bir formül üretebilirsiniz.
Bugüne kadar uygulanan sıkı para politikası her ne kadar makro dengeler açısından önemliyse de artık icraatın yönü değişti.
Para politikaları değil vatandaşın talepleri doğrultusunda ortaya çıkan vaatler bunu gösteriyor.
Şunuda söylemeden edemeyeceğim. Bugün tüm siyasi partiler kesenin ağzını açtıysa yine bunu Ak Parti'ye borçlular. Bu ülke İMF borçlarını ödeyerek artık Stand-By anlaşmalarıyla kemer sıkma politikalarına gitmiyorsa bunu sağlayan da yine Ak Parti.
IMF’ye olan borcunu kaynak bularak kapatan Ak Parti elbet vatandaşa olan vaadini de ülke kaynaklarını en rantabl şekilde kullanarak gerçekleştirecektir.