Hepimiz bir zamanlar yeni nesildik.. Bizden önce ki nesiller bizlere hep; “Çok şanslısınız. Bizim zamanımız da bu kadar imkan yoktu.” derlerdi. Bunu her kuşak duymuştur.. Her nesil, bir önceki nesline göre şanslı addedilmiş. 70 ve 80 darbelerini görmüş nesiller bile bir önceki savaş ve buhran nesillerine göre şanslı sayılmış.
*
Her nesil, kendinden sonra ki nesli beğenmez ve eleştirir. Zamanla değişim olacak elbette. Fakat 2000’lerden sonra ki nesilde yaşanan durum beğenmemenin çok ötesinde görünüyor. Bir dejenerasyon yaşanıyor. Potansiyeli oldukça yüksek olmasına rağmen parmağını dahi oynatmaya üşenen, tatminsizlik girdabına doğuştan sokulan, sadece tüketmeyi sevdirerek kandırılan nesil. Toplumsal değerlerin, hatta çoğu zaman kendilerinin bile farkında olmayan bir nesil.. Yeni nesil gümbür gümbür geliyor. Gittikçe yozlaşarak.. Sanırım bunun acısı gelecek yıllarda çok kötü çıkacak.. İşte biz o gün tükeneceğiz..
*
Annem anlatırdı, evde misafir olduğu zamanlarda bile evin koridoruna oturur kitap okurmuşum. Şimdi ise teknolojinin sağladığı bilgiye kolay ulaşma lüksü sayesinde önce kitaplar yavaş yavaş raflara kaldırıldı. Ne istiyorsak elimizin altında olduğu için sabırsızlık başladı. Yine istediğimiz an elimizde ki telefondan bilgiye ulaşabileceğimiz için kitaplarda okuduklarımızı sindirme çabamız azaldı. İstediğimiz her şeyi bir tıkla açıp izleyebileceğimiz için sinema ve tiyatro bütün cazibesini kaybetmeye başladı. Haberleri de iki üç resim koyarak internete sığdırdılar, gazete kokusunu unuttuk. Merakımızı kaybediyor, günden güne aptallaştırılıyor, uyuşturuluyoruz. Bunun nedeni ise teknoloji değil. Teknolojiyi çok yanlış kullanıyor olmamız. Bunun sonucunda karşımıza çıkan bu “yeni nesil” ise doğal bir sonuç..
*
Bu hafta İzmir’in Ödemiş ilçesinden 2 öğrencisi tarafından makamında öldürülen öğretmeni gördük hepimiz. Öğretmenlerin dayak attığı halde sesi çıkmayan nesilden iki söze katlanamayıp öğretmen öldürmeye kalkan nesle nasıl, ne ara evrildik?
Batılılaşma, modernleşme adı altında benliğimizi kaybettik. Batı’nın ilmini alalım derken elimize ahlaksızlığı geçti. İşte bu yeni jenerasyon da Amerikan kültürünün eseridir. Bu kültürle büyümüş nesil ise kendini pek bir değerli görüyor. Çalışmadan, çabalamadan, sabretmeden de olsa her şeyin en iyisini hak ettiğine, en iyisini kendinin bildiğine, ondan iyisinin Şam’da kayısı olduğuna, büyümeye, olgunlaşmaya ve öğrenmeye ihtiyaçlarının olmadığına, yol yordam öğrenmenin gereksiz olduğuna inanıyor.
*
Eğitim sisteminden, aile bireylerine bu saygısız, ahlaksız hatta katil çocukları hep beraber yetiştirdik. Kendi çocuğunu özel zannedip, hiçbir şekilde onda suç bulmayan veliler yetmezmiş gibi öğrencinin sınıfta kalmasını, okuldan atılmasını, disiplin cezasını almasını engelleyen hatta öğrencinin öğretmene puan verdiği sistem ile öğrencinin bu hale gelmesi çokta şaşırılacak ve beklenmeyen bir durum değil.
*
Çocuklara en büyük zararı cahil olan ama cahilliğinin farkında olmayıp bilinçli anne-baba rolü oynamaya çalışan kişiler veriyor. Birde ben yaşayamadım çocuğum yaşasın diyerek çocuğuna sınırsız özgürlük tanıyan veliler sayesinde yeni nesil gittikçe ahlaksızlaşıyor. Çocuğu şımarık olan, benim çocuğum hiperaktif diyor. Anneler, benim oğlanda sınıfından şu kıza aşık olmuş, öpmüş diye gururla anlatıyor. Babalar, çocuklarına küfür öğretiyor. Matah bir şey yapmış gibi alkış tutuluyor hatta videoya alınıyor. Böylelikle, küfür ederek büyüyeceğini, saygı göreceğini düşünen bir nesil yetişiyor Sadece eğitim sistemi değil, sadece teknoloji de değil. Toplumun en temel kurumu ailede başlıyor bu yozlaşma.. Ahlaksız, saygısız bir nesil işte böyle oluşuyor.
“Genç insan, önce dol ki sonra rahatça taşabilesin.” demiş Alexandre Dumas..