Kaybetmek Alın Yazısıdır.

Gökhan Kırlangıç

 Bir parti düşünün ki Aydınlanma değerlerini öne çıkarak tarihi ve kültürel değerlerden soyutlanmış olsun..

 

 İşte böyle bir parti CHP

 

İslamla bağları çok güçlü olan Müslüman toplumların bağları ile kopartılıp elinden geldiğince zayıflatılması çabası hep burada görülmüş. Kültürel duruşlar yok kabul edilerek modern bir toplum oluştulma çabası hep CHP ‘NİN OLMUŞTUR..Partinin hep ana hedefi’nde hep bunu görebilirsiniz.

Sonrasında toplumun içinde olma gayreti hep bu yüzden boşa çıkmıştır. Çarşaflı görüntüler, tesettüre dair umut veren konuşmalar hep bu yüzden askıda kalmıştır. Sadece kültürel bağ mı,  dış ilişkiler bazında Türkiye’nin gerek Ortadoğu gerek Asya ülkeleri ile kültürel bağ kurduğu ülkelerden soyutlanıp yalnızlaştırma politikaları bu siyasetin gereği olmuştur.

 

CHP’nin, ülkeyi modernleştirme söylemi altında hayata geçirmeye çalıştığı programların, Birinci Dünya Harbinin galip devletlerinin İslam dünyasını sömürgeleştirme plan ve projeleriyle tam bir uyum içerisinde olduğu şüphe götürmez.

 

Tarihçi kardeşlerim ya da tarihçi olmaya gerek yok Tarih araştırmalarına önem veren herkes bunu rahatlıkla anlar.

 

 Cumhuriyetin ilk dönemlerinden günümüze kadar bakın CHP kadrolarına; Ne İslam medeniyetini ne Batıyı yorumlayacak  bilgi, felsefe, zihniyet ve entelektüel derinlik ve kapasiteden yoksun olduğunun altını çizmeliyiz.

 

Ama her şeye rağmen uluslar arası gelişmeleri de değerlendirerek hep ilerleme yolunda rotasını çeviren Türkiye Daha önce CHP uygulamalarının sebep olduğu engellerin problemlerin üstesinden gelmekle uğraşmıştı.

 

Bugün de Bu problemlerin farklı başlıklarını net olarak görebiliyoruz.

 

 

Bugün artık iletişim ve haberleşme alanında meydana gelen devasa gelişmelerle dünyada meydana gelen olayları, küresel gelişmeleri yakından izleme ve takip etme şansına sahibiz.  Ama Bu parti bunu da daha okuyamamıştır.

 

Ahlaki kokuşmuşluk, değer erozyonu, sömürü politikaları, paranın tüm ilişkilere hakim olduğu, silahlanma yarışı, işgaller, katliamlar ve tecavüzler karşısında dini değerlerle beraber demokrasi, adalet ve özgürlük taleplerinin yükseldiği bir dünya karşımızda.

 

Bunun çok iyi okunması gerekmektedir. Artık insanlığın samimiyetsizliğe, çifte standartlığa ve firavunlaşmaya tahammülü yoktur.

 

Bütün bu gerçeklerin bir kez daha hatırlanması mühimdir. Yoksa kaybetmek alın yazısıdır.