Uzun bir maratonun sonunda 17 milyon ilkokul, ortaokul ve orta öğretim öğrencileri karnelerini aldı. 180 gün süren eğitim/öğretim sonucunu gösteren karneler, ülkemizin bütün hanelerini etkileyen fiili bir durum yarattı.
Karne; evlerde heyecan yaşattı. Herkeste ayrı ayrı duygular uyandırdı. Öğrenciler, sonuçları tahmin etmelerine rağmen, iyi yöne ağır basan beklentileri olduğu için, heyecanla karneyi alma zamanını beklediler.
Ayrıca SBS sınavına giren öğrencileri, sonucu bekleme heyecanı sardı. Sınav için uzun bir çalışma ve hazırlık süreci geçirdiler. Temennimiz, bütün beklentilerin karşılık bulmasıdır.
Karne sonuçları değerlendirilirken, eğitim/öğretimin paydaşları öğretmenler, anne/babalar, kendi paylarına düşen kısmı iyi değerlendirmelidirler.
Öğretmenler; kendilerine güvenilerek emanet edilen öğrencilerle gerektiği kadar çalışabilme imkanı elde edebildi mi? İletişim kurmada, rehberlik yapmada yeterince başarılı olabildi mi?
Değerlendirme yaparken, çocuğun her yönünü keşfetmeyi, şahsa ait önemli olabilecek yönünü keşfedebildi mi?
Anne/babalar; çocuğa iyi bir çalışma ortamı hazırlayabilmiş mi? Çalışmalar yeterince takip edilebilmiş mi? Okul, öğretmen ile yeterince iletişim kurulabilmiş mi?
Ellerine kitap alarak, örnek olabilecek okuma çalışmaları yapabilmiş mi? Televizyonun düğmesini kapatabilmiş mi? Gezi ve ziyaret saatlerini, çocukların ders durumuna göre ayarlayabilmiş mi?
Alınan karneleri değerlendirilmesi, paydaşların kendi sorumluluklarını hatırlamaları açısından önemlidir. Geleceğe, yeni durumlara ve planlamalara ışık tutabilecek önemli bir işlevdir.
Öyleyse karneye bakarken, sadece öğrencinin durumunu ortaya koyan bir belge olarak bakmak sığ bir değerlendirme olacaktır. Öğretmenlerin, anne/babaların eğitim/öğretim işleyişinde gereken rolü gösteren bir belge durumundadır. Bu önemli bakış açısı unutulmamalıdır.
Eğitimde değerlendirme yaparken, her yönden bakmak ve değerlendirmek çok önemlidir. Öğrencilerin hayat mücadelesine sevki, kuvvetli yönlerin keşfi ve geliştirilmesi sağlanarak yapılırsa, başarı sağlanabilir.
Çocukların motive edilebilmesi açısından karneler bir fırsat olabilir. Uzun bir yaz tatili eğlenceli ve verimli eğitim fırsatına dönüştürülebilir.
Kırsal kesimlerdeki öğrenciler, şehir ve kentlerde yaşayan öğrenciler, çevrelerinin şartlarına uygun olarak, yaşam alanlarındaki paylaşımlara ortak edilerek, büyüklerin hayat tecrübelerini aktarmak mümkün olacaktır.
Anne/babaların, tatil planlamalarını çocukları ile birlikte geçirebilecekleri şekilde yapmaları önemlidir.
Sosyal etkinliği olan yaz okullarına, kurslara ilgi göstermek, devam etmek, zamanın en iyi şekilde değerlendirilmesi demektir.
Anne/babaların tatilde çocukları ile birlikte faaliyet içinde olmaları, birbirlerini daha iyi anlamalarına vesile olacaktır.
Çocukların ailesi ile birlikte olmaları, onların güven kazanmaları, aile bağlarının güçlenmesi, kendilerinin önemsendiğinin hissedilmesi, kişilik kazanmalarını kolaylaştıracaktır.
Tatil zamanı; yıl içinde ihmal edilen karşılıklı ilgi aile içinde yeniden sağlayabilir.
Geziler yapılarak çevreyi tanıtmak. Köy ve kırsal kesimlerde bulunan akrabalar, dostlar ziyaret edilerek, onların sevgilerini/tecrübelerini, dualarını almak, manevi değerlerin kazanılması açısından bir fırsattır.
Demek ki; karne deyip geçmemek lazım. Karne bir kişiyi ilgilendirmediği, herkesin payına düşeni fark ettirmeye çalıştık.
Her iki dünyayı ilgilendiren karnemizin de iyi olması dua ve dileğimiz olsun.