KARDEŞLİK MANİFESTOSU…

Hayrettin Atak

Bu topraklarda yaşayan herkesin ortak özelliğidir…

Birlik ve beraberlik denildiğinde anladığımız ya da anlatmak istediğimiz şey, dışımızdaki herkesin gelip bizim doğrularımıza, fikirlerimize, düşüncelerimize, sloganlarımıza sahip olması; şeyhimize, liderimize biat etmesidir…

İşte biatın gerçekleştiği o günlerde zaten, Rasülullahın bahsettiği ikinci bahar ya da daha iddialı olmak gerekirse ikinci bir asrı saadet olarak beklediğimiz kıyamete yakın yaşanacak aydınlık günler olacak…

Dünyayı kendileri, fikirleri ve inançları etrafında döndüğünü sanan “yanıldığını anlamasına” çok zaman yok diye düşünüyorum…

İşte bu tip insanların yanında bir de dünyayı ve dünya gerçeklerini olduğu gibi kabul edebilen, omuzlarına koskoca bir davanın sorumluluğunu alabilen, doğru bildiklerini fütursuzca haykırabilen  -sadece düşmana değil dostada-  doğruları dosta kabul ettirebilmek için savaş veren insanların olduğunu görebilmek sevinç ve mutluluk kaynağı…

Terör sorunu, Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu, Kuzey Suriye sorunu ismine ne derseniz deyin -çünkü sorun sloganik olmaktan çoktan çıktı- sorunda doğru teşhisi yapabilmek ve bu teşhis doğrultusunda doğru tedaviyi gerçekleştirebilmek -hele ki böyle bir dönemde- çok zor…

Sizin doğruluk ve hakkaniyetten ayrılmamak adına söyleyeceğiniz bir sözü bir Türk farklı bir Kürt farklı anlayabilir. Sağcı farklı, solcu farklı yorumlayabilir. Her birey kendi penceresinden yorumlar. Bunun ne sakıncası var diyebilirsiniz? Doğrudur… Belki bizim için yok ama eğer ülkenin ağır sınavlar geçirdiği günlerde Kulu-Cihanbeyli Yardımlaşma, Kültür ve Çevre Derneği’nin yöneticisiyseniz çok önemlidir, “sözlerinizin lastik gibi çekiştirilmesi”…

Söyleyeceğiniz her sözün, kuracağınız her cümlenin önemi vardır. Çünkü örgütün ele geçirmek için çok uğraş verdiği ancak başarılı olamadığı bölgenin temsilcileri… Öyle ince bir dengede çıktılar ki basın toplantısına bir tarafta kürt haklarından dem vuranlar, diğer yanda türk milliyetçiliğinden ödün vermeyenler, bir tarafta hükümet bir tarafta muhalefet. İşte o yüzden her cümlenin en üst düzeyde önemi vardı. Dernek Başkanı Ramazan Yaşar’da toplantının önemine binaen dikkatle seçti cümlelerini… Ama toplantı sonunda insan, “böyle itidalli böyle akli selim insanlar” oldukça bu ülkenin birlik ve beraberliğine zeval gelmez diye düşünmekten kendini alamıyor…

Sorunun tespitinde bu kadar “gerçekçi”, bu kadar “bilimsel”, bu kadar “bizden” olunması gelecek adına herkesi mutlu etti. Sorunun tedavisi için sunulan tekliflerin doğruluğu, samimiyeti, çalışmaların hiç de öyle boş, geçiştirilmiş olmadığını, sosyolojik, tarihsel ve toplumsal gerçekliklerin göz önünde bulundurularak çalışıldığını gösteriyor.

Basın toplantısı metni tam bir “barış ve kardeşlik” manifestosu…

Kuruluş amaçlarındaki altı doldurulmuş “ insanlarımız arasındaki kardeşliği pekiştirici çalışmalar” bölümü insanı duygulandırıyor  ve gururlandırıyor.

Gerek krizler sürecinin, gerek çözüm sürecinin doğrularını ve yanlışlarını cesaretle dile getirip milli birlik ve beraberliğimizin, halkların kardeşliğinin akl-ı selimle ilelebet korunması için getirilen önerilere herkesin dikkatini yoğunlaştırmasında fayda var.

 Çıktıkları zorlu yolda, büyük riskler almasına rağmen, bu riskleri özveriyle göğüslediklerini düşündüğüm ,  Ramazan Yaşar, Aslan Korkmaz, Abdullah Ağralı, Tahir Şahin, Gülvezir Korkmaz ve diğer ismini sayamadığım dernek yöneticilerini önümüzdeki dönemde daha büyük görevler bekliyor. Tüm tarafların çözüm sürecinin tüm bölümlerinde sadece Konya ve çevresi için değil Tüm Türkiye ve tüm Türkiye’nin geleceği için bu isimler ve söyledikleri üzerine önemle durmaları gerektiğine inanıyorum.

Teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında çok detaylı bilgi vermek istemiyorum. Bu, CHP Lideri gibi ikinci maddede kalacağımdan değil, tüm tarafların bu manifestonun tamamını onların ağızlarından dinlemelerini arzulamamdandır.