Ağamsın sen, paşamsın sen, karanlık !
Hasan Hüseyin Korkmazgil
12 Eylül 1980’den önceki günlerde, hava kararınca, neci olduğu belli olmayan adamlar sokakları tutar, yakaladıklarına sağcımı, solcumu olduğunu sorarlarmış. Solcuyum derseniz akıllıca davranmış, hayatınızı kurtarmış olurmuşsunuz. Çünkü bir solcu olarak sağcılara yakalanırsanız, temiz bir sopa atar bırakırlarmış. Ama bir sağcı olarak solculara yakalanırsanız, öldürürlermiş. Rivayet böyle, doğrumu? Bilmem.
Bu günlerde Kürtler için hava oldukça karanlık. PKK / HDP tehdit mektuplarıyla, kapı kapı dolaşarak insanlara oylarının rengini sorarak ve dahi kapılara işaret koyarak Kürtlerin iradesine ipotek koymaya çalışıyor. Murat Karayılan barajı geçemezsek savaşa geçeceğiz diyerek karanlığı koyulaştırmaya çalışıyor.
Şurası muhakkak ki Kürt siyasi hareketi çok daha büyük barajlar geçti. Kürtüm diyenin hapse atıldığı günlerden, ülke Başbakan’ının Kürtçe propaganda yaptığı günlere erdik. Ama bu son barajı geçmek için HDP’nin, MHP, CHP ve Cemaatle yaptığı ittifak herhalde en çok Kürtleri incitmektedir. Daha düne kadar Tek Türkiye üzerinden Kürt düşmanlığı pompalayan, iktidarın PKK / HDP ile yürüttüğü müzakereleri vatana ihanet , bölücülük, teröristlerle pazarlık çığlıklarıyla servis eden, ırkçı kimlikleri herkesçe malum olan Cemaat, demokrasimizin ırkçı partisi MHP ve Cumhuriyetin resmi ideolojisinin partisi olarak, Kürtlerin bütün çektiklerinin müsebbibi CHP ile kurulan kirli ittifak HDP’nin barajı geçmesine matuf bir ittifak mıdır. Velev ki öyledir; Siyasi ve sosyal varlığını Kürt / PKK düşmanlığına yaslayan bu çevrelerin çözüm sürecinin mimarı olan Ak Partiye karşı HDP yi desteklemeleri tuhaf değil midir?
HDP’nin, kirli ittifakın desteği ile barajı geçmesi Kürt halkının önüne çok daha güçlü barajlar inşa etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Ak Partinin iktidarda olmadığı bir Türkiye, seksenlerin, doksanların Türkiye’sine geri dönmek demektir. HDP bu tavrıyla Kürt halkına ihanet etmektedir. Karayılan’ın aklı bir şeye erse barajı geçersek savaş başlar derdi. MHP – CHP - Cemaat koalisyonunda Kürtler barış sürecini mumla arayacaktır.
Sadece Kürtler mi, elbette hayır. Ak Parti’nin iktidarı kaybetmesi bütün Türkiye için ağır bedeller içeren bir karşı devrim sürecinin başlangıcı olacaktır. 2002 seçimlerinden itibaren Mısır’da Sisi ve avanesinin yaptıklarının aynısını yapmak için, o gün bugündür çabalayanlar nihayet amaçlarına ulaşmış olacaklardır. 2002 sıradan bir iktidar değişikliği değil bir devrimdir ve devrimin yerleşmesi, karşı devrimcilerin tamamen bertaraf edilmesi için Ak Parti iktidarı devam etmelidir.
Endişeli miyim? Hayır. Dumanlı havayı sevenler, karanlığı ağa, paşa bilen, karanlığın devleri, aydınlığın cüceleri gayet iyi biliyorlar ki; o günler geçti. Ne gökte bulut kaldı, ne yerde kar. Bahar gümbür gümbür geldi. Artık aydınlığı boğmaya gücünüz yetmez, ya aydınlığa gözlerinizi alıştıracaksınız ya da karanlık mağaranıza girip tek başınıza yok olacaksınız.
Hiç huyum değil, doğruda bulmam ama 7 Haziran akşamı için bir tahminde bulunayım; Millet bütün yurtta zaferini coşkuyla kutlarken, HDP tehditlerle götürdüğü seçim sürecinin sonunda Züğürt Ağa gibi kala kalacak sandıkların başında.