Kaosa Terk Edilmiş Ülkeler Diyarı

Hakan Bahçeci

            Dünyanın “şehir merkezi” inanıyorum ki yaşadığımız coğrafya. Bakmayın siz kelli felli devletlerin Avrupa ve Amerika’da Kurulu olduğuna. Zenginlik, refah, konfor, düzen ve intizam Batı devletlerinin malı gibi görünüyor olabilir. Dünya üstüne karar verenler onlar olabilir. Medeniyet denen tek dişi kalmış canavarın onların şehirlerinde kol gezdiği sanılabilir. Tam da budur belki de… Tüm insanlar sadece “sanıyor.”

            Sanıyoruz ki Avrupa ile temsil edilen batı dünyası insanlığın ulaşabileceği son medeniyet noktasıdır. Sanıyoruz ki oraya kapak atan kurtulmuştur. Sanıyoruz ki Amerika özgürlükler ülkesi olarak tüm geri kalmış halkların tek kurtuluş rotasıdır. Onlar gibi olunca her şeyin daha güzel olacağı sanrısı nasıl da sarıp sarmalamış kafaları. Oysa “sanmaktan” ibaret bir heyula toplamı…

            Yanı başımızda kendi mahallemizde kaç ülke yıllardır bir belirsizliğin pençesinde? Sahi bu ülkeler nasıl bu vaziyete düştüler? Bu ülkelerin kendi halkları mı karar verdi bu duruma?

            Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Filistin biraz daha ötede Somali ve diğer Afrika ülkeleri, son olarak Afganistan… Hangisine bakarsanız bakın yıllardır süren keşmekeş, karmaşa, karışıklık, belirsizlik kesif halde ve koyulaşarak devam ediyor. Türk milleti dimdik durmasa ve karşı gelmese idi bu toprakların da akıbeti böyle olmayacak mıydı?

            Afganistan; stratejik bir yerde, çevresinde koca koca devletler, Çin ve Rusya bir tarafta, İran ve Amerika diğer tarafta. Yıllarca her türden istihbarat elemanının, örgüt mensubunun yuvası olmuş. Sahi son yirmi yıldır Amerika vardı orada, ondan önce de Rusya ile savaştaydı ülke. Şimdi Amerika güya elini oradan çekti daha çekilir çekilmez bir toz bulutu bir duman bir kaçış bir hengâme… Bu adamlar hangi ülkeye girdiler de neticesi hayır oldu, hangi ülke sükûnet ve sulh buldu?

            Diyelim ki bunlar büyük devletler, gücü kuvveti var, tankı uçağı var. Diyelim ki dünyanın ağabeyi rolündeler, haydi olmaz ya diyelim ki niyetleri cidden geri kalmış ülkelerin halklarına yardım etmek… Netice tabelada asılı koca bir hava, tıs… Milyonlarca insan perişan yollarda sığınmacı olmuş, ekonomi bitmiş, kaos içinde ülkeler diyarı olmuş.

            Niyetlerinin insani, vicdani ve ahlaki olmadığını her defasında görüyoruz. Buna rağmen onlar yine her defasında aynı oyunu oynamaya devam ediyorlar. Peki ya bu coğrafyanın insanı, daha özelde Müslümanlar… Afganistan yönetimi Taliban’ın eline geçmedi mi? Taliban kendini İslam’ı yaşayan, İslam şeriatine uygun davranan birisi olarak tanımlıyor ya, kendi ülkesinden kendi halkı neden kaçıyor?

            Müslümanlar olarak aynı inanç sahibi olduğumuzu iddia ediyor ve fakat birbirinden bu kadar uzak ve birbirine bu kadar aykırı olmayı nasıl başarıyoruz? Elin adamı gelip benim mahallemde nasıl ağabey havası atıyor da aramıza giriyor?