Bazı milletler vardır bağımsızlığı ve özgürlüğü için şehit verir, bedel öderler. Bağımsızlığını adeta dişiyle, tırnağıyla mücadele ederek kazanırlar. Bu mücadeleler milletler için birer şeref abidesidir. Böyle bir mücadeleni verip şehit kanlarıyla bağımsızlığını kazanan memleketlerden biri de Azerbaycan Cumhuriyeti’dir.
1980’lerin sonlarına yakın “Doğu Bloku”nun lideri Sovyetlerin başına geçen Gorboçov, artık yıkılış sürecine giren devleti kurtarmak için “Açıklık ve Yeniden Yapılanma” isminde bir strateji oluşturdu. Bu strateji devleti kurtarmıyor tam aksine çöküşünü daha da hızlandırıyordu. Bundan yararlanan Ermeniler, Karabağ’da ve Ermenistan’da Azerbaycan Türklerine karşı terör olaylarına girişiyor ve halkı göçe zorluyordu. Bu olaylar karşısında Sovyet yöneticilerin sessizliğine daha fazla dayanamayan Azerbaycan halkı ise meydanlara çıkarak hükümetin Ermenilerin taşkınlıklarının önüne geçmesini bekliyorlardı. Fakat Sovyetlerin Ermenilerden yana tavır alması, bardağı taşıran son damla oluyor ve 17 Kasım 1988 yılında Bakü’de 2 milyondan fazla Azerbaycanlının katıldığı büyük miting yapılarak süresiz iş bırakma eylemi başlıyordu. Bu eylemler önceleri sadece hak talep etme olarak başlasa da, Sovyetlerin Ermenileri desteklemesiyle yavaş-yavaş bağımsızlık hareketine dönüşüyordu.
Diğer taraftan da bu hareketin önüne geçmek isteyen Sovyet istihbaratı da, Ermenilerle birlikte yeni bir oyun sergiledi. Bakü’ye yakın Sumgayıt şehrinde yine başında Ermenilerin olduğu ve Ermeni terör örgütlerine destek vermeyen Ermenilerin katledildiği bir olay çıkardılar. Bu olayların başında da bizzat Paşa kod adlı Eduard Grigoryan isminde bir Ermeni vardı. Senaryo da çoktan hazırlanmıştı zaten: “Azerbaycan halkı masum Ermenileri katlediyor (!)”. Bu haber çok kısa zamanda dünya medyasına Ruslar ve Ermeniler tarafından servis edildi. Artık Sovyet Ordusu’nun Bakü’ye giriş bahanesi de hazırdı.
1990 yılının 19 Ocağını 20’ne bağlayan gece, Sovyet Ordusu, “masum Ermenileri (!) katliamdan kurtarmak” bahanesiyle Bakü’ye girdi. İlk önce halkın yaşanacak katliamdan haberdar olmaması için Azerbaycan Devlet Televizyonu’nun enerji sistemini patlattılar. Daha sonra meydanlara toplanan silahsız insanlara karşı misli görülmemiş katliamlar yapıldı. Hatta olay yerine gelen ambulanslara bile ateş açıtılar. Her taraf kurşunlanan, tank paletleri altında ezilen insanlar ve arabalarla doldu. Bununla da yetinmeyen Sovyet askerleri, binalara, evlere ateş açtılar, hatta evlere baskınlar vererek insanları katlettiler. Bazı görgü tanıklarına göre o gün Sovyet askerleri birçok kişinin cesetlerini Hazar Denizi’ne attı.
Bu katliam 3 gün sürdü. Bakü 3 gün boyunca Sovyet Ordusu tarafından tarumar edildi. Resmi kaynaklar 137 Şehit dese de gerçek rakamlar 1000’in üzerindedir.
Sovyetler bununla Azerbaycan halkını sindireceklerini zannettiler. Ancak bu yaşananlar Azerbaycan halkını korkutmadı, aksine daha önce sadece hak talebi için meydanlara çıkan Azerbaycan halkı, artık tam bağımsız Azerbaycan için meydanlara dökülüyordu.
Halk şehitlerine sahip çıktı. Bağımsızlık için can veren 20 Yanvar (Ocak) Şehitleri 1918 yılında Azerbaycan’ın istiklali için şehit olan Osmanlı Ordusu’nun da metfun bulunduğu yere defnedildi.
20 Ocak 2023 tarihinde 33. yıldönümünü anacağımız “20 Yanvar” katliamını Konya’da eğitim alan Azerbaycan Türkleri unutmadı. Konya Azerbaycanlı Öğrenciler Birliği tarafından 33. yılın anısına Konya İl Halk Kütüphanesinde resim sergisi düzenlenecek. Sergi, 19-20 Ocak tarihlerinde saat 10 ile 17 arasında yapılacak olup, 2 gün boyunca devam edecektir. Konuyla ilgili detaylı bilgi ve görselleri sergiden öğrenebilirsiniz.