BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık (bir dönem PKK’nın iki numaralı ismi Şemdin Sakık’ın kardeşi), Mecliste konuşurken, AK Parti Diyarbakır Milletvekili (Kürt) Oya Eronat’a, “Sen sus. Acının keyfini yaşayan kadın, sen sus!” diye bağırıyor. Sakık, o kadar milletvekili arasından Eronat’ı nasıl görmüştü? Hem önde değildi, hem de Sakık’ın tam karşısında değildi. O zaman Sakık, görse de görmese de direk Eronat’ı hedef aldı. BDP’nin, Eronat’a karşı özel bir psikolojik harekat planladığı ve bunu uyguladığı anlaşılıyor. Hakaret, küfür, aşağılama ve suçlamalarla sindirilmiş bir muhatap oluşturuyorlar.
Sakık’ın yaptığı terbiyesizliğe, Eronat’ın verdiği cevabı görünce bu psikolojik harekatlarında başarılı oldukları da açıkça görülüyor. Eronat’ın bu küstahlığa verdiği cevap, “Bana her kürsüye çıktıklarında evladım üzerinden saldırıda bulunuyorlar. Ben yola bir anne olarak çıktım. İstedim ki çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın, çocuklar babasız kalmasın. Ne yapsaydım yani? Evladımın acısını alıp otursa mıydım? Çözüm için mücadele yolunu seçtim. Anneler, çocuklar için mücadele yolunu seçtim.”
Böyle bir saldırıya, böyle bir cevap olmaz. Eronat suçlu değil. Haklı ve mağdur. Ama mağdur rolünü Sakık oynuyor. PKK’nın 2008 yılında bombaladığı dershanede, Oya Eronat’ın 17 yaşındaki Kürt oğlu Eren Şahin de katledilen 6 çocuktan biriydi. Bu genci öldüren terör örgütü ve sözcüleri, hıncını alamamış olacak ki, oğlunun acısını yüreğine gömen anneye de hayatı zindan etmeye kararlılar. “Oğlunu öldürdük. Senin sinip, bizden korkman gerekirken, bütün plan ve oyunlarımıza çomak sokan AK Parti’den gittin milletvekili oldun” diye tepki gösteriyorlar.
Devlete ve halkına silah doğrultanların ve ovada onlara çanak tutanların bu ülkeye, bu ülkede yaşayan Türklere, Kürtlere, Araplara, Çerkezlere,… zararı trilyon dolarlarla ifade ediliyor. Ölenlerin hesabını ve maliyetini ben yapıyorum. Onları maddi bir rakamla ifade etmek mümkün değil. Ancak ölen kırk bin kişinin, bugün Sakık için kendisine milletvekilliği yolunu açmaktan başka bir anlamı yok. Onlar için en ucuz şey Kürt çocuklarının kanı ve canı.
Öyle olmasaydı, oğlunu teröre kurban verdiği halde, yeni ölümler olmasın diyen bir milletvekiline bu saldırıyı yapıp, daha çok kan akması, akan kanın devam etmesi için siyaset yapmaya devam etmezlerdi. Ellerinde silah tutan patronlarına karşı çıkıp cesurca “yeter artık” demeyi başarabilirlerdi. Eronat’ın oğlunun kanının ellerine bulaştığı kişiler, kadının karşısına çıkıp hala hakaret ediyorlar. Kadının oğlunu geri verin, alın milletvekilliği sizin olsun. Var mısınız?
Ölen gençlerin acısı üzerinden milletvekilliği keyfi sürmek sizin sanatınız. Velev ki, Eronat, oğlunun acısının keyfini sürüyor. Siz kimin çocuklarının acısının, kanının, ölümünün keyfini sürüyorsunuz? Eronat’a, PKK’nızın öldürdüğü oğlu için; “senin oğlunun keyfini de biz sürecektik. Sen nereden çıktın be kadın” diyeceksiniz öyle mi? Bu ne utanmazlık, bu ne arsızlık, bu ne pişkinliktir. PKK için ölen gençlerin ailelerine tavsiyem, bunların yakasına yapışıp, çocuklarının acısının keyfini sürmelerine “artık yeter” demeleri. Başkalarının çocuklarını öldürerek veya buna çanak tutarak siyaset yapanlar bu ülkede kanı durduramazlar, ama çocuğu öldürülmüş anneler bu ülkeye merhameti ve barışı yeniden getirebilirler.
Öcalan’ın “silahları gömün” talimatına uymayıp direnen, kanın yeniden akması için, “çözüm sürecinin” bitmesini dört gözle bekleyenler, sebep olduğunuz tüm acıların, ocağına ateş düşürdüğünüz ailelerin, kınalı kuzularını ellerinden aldığınız anaların acısını, kundaktaki bebeklerin acısını, eğitimsiz bıraktığınız çocukların, hayallerini çaldığınız gençlerin keyfini sürüyorsunuz. Uludere’de ölen Kürt çocukların, gençlerin haberini duyunca, soluğu televizyon kanalarının kulislerinde alıp, ellerini ovuşturarak, kahkahalar atarak, yanında yapacağı sömürünün ısınma hareketlerini yaparken yakalanan Türk Solcusu Ertuğrul Kürkçü mü Eronat’ın Kürt oğlunun acısının keyfini sürecekti?
Peki oğlunun acısının keyfini süren Eronat sizi rahatsız ediyor da, kocalarının acısının keyfini süren Milletvekilleriniz Pervin Buldan ve Sevahir Bayındır’dan neden rahatsız değilsiniz?
Sakık, kısaca demek istiyor ki; “PKK senin oğlunu öldürdü. Biz bu cinayetten sonra Diyarbakır’da bir milletvekili daha çıkaracaktık. Sen çıktın evladının acısını sahiplendin. Yeni evlat acılarının olmaması için de mücadele ediyorsun. Bu yaptıkların hoşumuza gitmiyor. Bizi bir milletvekilliğinden ettin. Senin çocuğunun acısının keyfini de biz sürecektik. Yaptığın çok ayıp.”
Peki sayın Sakık, otuz yılda ölen kırk bin canın sesini duyuyor musun?