“KANATLANIP UÇACAK GİBİ OLDUM”

Ramazan Yaşar

Yazılarımı takip edenler bilir. Türkiye’nin en önemli sorunu olan “terörün” ve “Kürt sorununun” muhataplarıyla görüşülerek bitirilmesi için onlarca yazı yazdım. Barışa, kardeşliğe, anlaşmaya, uzlaşmaya giden tüm girişimleri destekledim. Bugün barış yolunda yeni bir tarihi adım atıldı. Bu adımı korumak ve daha ileriye taşımak için taraflara destek olma, onlara moral verme, onlara cesaret verme günü bugün. Barışı koruma, barışa sahip çıkma, barışı yaşatma zamanı bugün. Çünkü barışa karşı olanlar şimdi daha saldırganlar. Barışı yok etmek için şimdi daha fazla istekliler…

Ama onlara bu sefer barışı bozma fırsatı vermeyeceğiz. Barışa bu kadar yaklaşmışken, onu kimse elimizden alamaz. Almalarına izin vermeyiz. Bugünden itibaren tüm mesajlarımız ve konuşmalarımız, barışı kalıcı kılmaya, kardeşliğimizi güçlendirmeye yönelik olmalı. Kimse “ama öyle değil, böyle…”, “işin aslı şöyle…” gibi eyyam cümlelerle milletin kafasını bulandırmaya kalkmasın. Bunu yapanlar, bu ülkenin, bu halkın dostu olamaz.

Barışın, kardeşliğin yeniden ihya ve restorasyonunun, birlik ve beraberliği kabul etmenin, savunmanın bu ülkeye, bu ülkenin insanlarına nasıl bir zararı olabilir? Bunlara karşı çıkanlar, savaşın ülkemize ve halkımıza kaybettirdiklerinin hesabını ne bu dünyada ne ahirette veremezler. 30 yıllık savaşta 350 milyar dolar maddi, bedel biçilemeyen manevi hasar ve can kayıpları yaşandı. Bu faturayı maalesef bugün barışı savunan ve isteyenler ödedi.

Bugün hala savaş isteyenler, 30 yıldır hiçbir bedel ödemeyenlerdir. Belki de bu yüzden bu kadar rahat bir şekilde hala savaşı veya terörün devam etmesini istiyorlar. Bunlar, dağda çocuğu kaybetmiş bir annenin, “silahlar susacak” açıklamasını duyunca; “Haberi duyduğumda inanamadım. Kanatlanıp uçacak gibi oldum” sözünün anlam ve derinliğini nereden bilsinler.

Barış, bizim çocuklarımızı, bizim annelerimizi, bizim geleceğimizi her şeyimizi olumlu yönde etkileyecek. Ülkemizin enerjisi bundan sonra, halkımızın refah ve huzuru için harcanacak. Daha müreffeh bir toplum bizim insanlarımızın da hakkı. Savaş, kan ve gözyaşı yıllardır kaderimiz oldu; bundan sonraki kaderimiz barış, kardeşlik ve mutluluk olacak. Buna inanıp, bunun gerçekleşmesi için masada oturan taraflara destek olalım.

Geriye dönüp kaybettiklerimizi geri alma şansımız yok, ancak bu kayıplarımızı telafi edecek gücümüz ve irademiz var. Bu ülke, bu hükümet, bu halk bunu başaracaktır. Artık geleceğe çocuklarımız adına daha güvenle bakacağız. Ölüm, silah, korku, kan ve gözyaşı çocuklarımızın hayallerini, rüyalarını artık çalamayacak. Polislerin, askerlerin doğmamış bebekler artık babasız, dağda yetim- öksüz dolaşan gençler de artık ana-baba hasreti çekmeyecekler.

Türkiye de, Kürtler de gelinen noktada şunu gördüler. Kürtlerin bu ülkeden başka gidecekleri bir yer yok. Hatta İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin de Türkiye’den başka gidecekleri bir yeri yok. İçinde bulunduğumuz süreç ve coğrafya Türkiye’ye, bütün Kürtleri kuşatacak bir barış projesini inşa etme misyonu yüklemiş durumda. Türkiye bunun mimarı olmak zorundadır.

Biz geri dönüşü olmayan bir yoldayız. Kimse karamsarlığa kapılmasın. Bu barış Kürtler olmadan mümkün olmayacak. Türkiye'den ayrı, Türkiye'den kopartılmış bir parçanın içinde olmanın, Kürtlere getirebileceği bir fayda ve zarar listesi yapalım. Zarar listesi daha uzun olacağı gibi, Suriye ve Irak’ta yaşananlar onlar için de çok uzakta durmuyor.

Güneydoğu’nun kaderi değişecek, Türkiye’nin kaderi değişecek, Ortadoğu’nun, dünyanın kaderi değişecek. Acı günler artık geride kalacak. Boşa harcanan enerji bundan sonra bölgenin kalkınması için kullanılacak. Güneydoğu hızla gelişecek ve refah seviyesi artacak. İşi ve aşı olan adamın gündeminde başka konular olmayacak. İşadamları, sanayiciler, yatırımcılar çözümün bölgeye yapacağı katkıların parasal verilerini şimdiden iştahla, mutlulukla anlatıyorlar.

 

Birkaç cümle de “savaş baronlarına”. “Eyvah PKK silah bırakıyor” diye karalar bağlayanlar, bugün sizin yas gününüz. Savaşın rantından, halkın çoluk çocuğunun kanı üzerinden beslendiğiniz yeter. Kürt çocuklarının, polisin, askerin kanından nemalanma deviri bitti. Artık halkın gözyaşları üzerinden ülkeye ayar verme dönemi de kapandı. Halkın gözyaşları barışın suyu oldu. Siz farkında olmadan barış ağacının gölgesinde tüm Türkiye toplanmaya başladı.

 

30 yıldır kavga ettirdiğiniz Türkler ve Kürtler, şimdi size karşı omuz omuza mücadeleye hazırlanıyor haberiniz olsun. Bu günlere kolay gelmedik. Kıymetini bilelim, bunun anlam ve önemini doğru kavrayalım.