Gezi yazısı yazılması belki de en zor şehir, o kadar özel bir şehir ki; tarih, sanat, eğlence, yemek, kültür her biri açısından ayrı ayrı ele alınıp anlatılması gerekir. Hayalle gerçek arasında bir yerde, Paris’teyiz efendim…Paris'te gezilecek, keşfedilecek o kadar çok yer var ki bütün bunları sıralamak, yazmak bir hayli zor...En belirgin gezilecek yerleri şöyle sıralayabiliriz: Eiffel Kulesi neredeyse Paris denildiğinde ilk akla gelen ve tabii ki her turistin görmeden dönmeyeceği yerdir. Adını tasarımcısından alır. Neredeyse tüm Paris’ten görülür 1930 yılında Chrysler binası yapılana kadar 320 m uzunluğu ile dünyanın en yüksek yapısı olmuştur. Uzaktan çok etkileyici olmamakla beraber altına gelince gerçekten devasa hali ile etkileyicidir. En önemli olay ise kuleye çıkmaktır. Kulenin her ayağında asansörleri ve 3 izleme platformu var. Paris sahip olduğu dünyaca ünlü müzeleri ile sanatseverler için adeta bir sanat merkez gibidir. Eğer siz de bir sanatseverseniz gezilebilecek en güzel yerlerden biri müzelerdir.
Paris’den bahsediyorsak Louvre Müzesinden de bahsetmemiz gerekir. Louvre 1200’lü yıllarda inşaa edilmiştir.Önceleri Kraliyet Sarayı olarak hizmet veren bina 1793 yılında müze olmuştur. St.Petersburg'daki Hermitage Müzesinden sonra Avrupa’nın en büyük 2. müzesidir. 80'li yıllarda önündeki cam piramit eklenmiştir.
Notre Dame; Paris’in görülmesi gereken en önemli yerlerindendir. Paris'in tam ortasındaki "Cite" denilen ada üzerinde 1163-1345 yılları arasında gotik tarzda inşaa edilen Victor Hugo'nun eseri Notre Dame'ın kamburu ile ünlenmiştir.
Versailles Sarayı; uzun yıllar boyunca Fransız Hanedanını ağırlayan dünyaca ünlü saraydır. Kendinizi, zaman tünelinde seyahat ediyor gibi hissediyor, sanki eteklerini savurarak, bütün ihtişamı ile kraliçe bir köşeden çıkacak sanıyorsunuz.Güneşli bir günde Sarayın bahçelerinde gezerken, kendilerini çimenlere, çiçek kokularına, fıskiyelerden göğe yükselen suların şırıltısına bırakmış insanları seyrediyorsunuz.
Şanzelize’ye (Champs- Elysees) değinmeden olmaz. Burası Paris’in ve hatta dünyanın en ünlü caddesi, kentin zenginlik ve gücünü simgeliyor. Caddenin uzunluğu iki kilometre, genişliği ise yetmiş metre civarında. Caddede birbirinden renkli ve cazip yüzlerce dükkan ve kafe boydan boya sıralanmış durumda. Fiyatların roket hızında olduğunu hatırlatalım, kazıklanmak isteyene ısrarla tavsiye ederim. 12 adet bulvarın kesiştiği L’etoile(yıldız) denilen meydana kadar uzanıyor. Meydanda 50 m. yüksekliğinde Arc de Triomphe (zafer takı) bulunmaktadır. 1806’da yapımına başlanan ancak 1836’da bitirilen takının rölyefleri görülmeye değer. Bunlar dışında; Seine Nehri, Disneyland, Sainte Chapelle, Orsay Müzesi, La Defense, Lüksemburg Bahçesi, Champ de Mars, Grand Palais şehirde gezebileceğiniz diğer önemli yerlerden.
Bulmaca çözmeyi sevenler buraya... Evet, Paris’te ulaşım tam bir bulmaca gibi. Metro adeta bir örümcek ağı gibi şehrin tüm önemli noktalarını kavramış durumda. Bazen elinizdeki harita bile çaresiz kalır ve siz sadece gideceğiniz yeri tahmin edersiniz. Bazen kaybolabilirsiniz ama üzülmeyin bu şehirde kaybolmak da çok güzeldir. Şehir planlaması olarak bir yuvarlak gibi hayal edilmiş ve belli sayıda halkaya ayrılmıştır. Bu sebeple eğer vaktiniz varsa şehri yürüyerek keşfetmeniz mümkün. Kısa süreli geziler için Paris Visite kart veya T-Ticket denilen biletlerden almalısınız. Eğer Disneyland gibi uzak mesafelere de gidecekseniz 6 bölgeyi de içeren kalış sürenize göre “Paris Visite” kartı çok avantajlı. Bu kart aynı zamanda bazı müzelerde, alışveriş merkezlerinde, nehir gezilerinde indirim sağlıyor. Bu nedenle her yerde mutlaka kartı göstererek “indirim var mı?” diye sormakta fayda var. Taksiler pek ortalıkta dolaşmaz telefonla çağırılır veya duraklardan binilir. Pahallıdır, bagajınıza ekstra ücret ve bahşiş alınır sadece arka koltuğa 3 kişi alırlar.
Dünyanın en önemli turistik noktalarından olan Paris’te istemeyeceğiniz kadar otel ve pansiyon var fakat fiyatlar maalesef Avrupa otel fiyatları ortalamasının çok üzerinde. Ayrıca otel odaları da büyüklük olarak hiç de tatmin edici değil. Dünya turizminin en önemli noktalarından olan Paris mevsimine göre çok fazla yağışlı olmasa da anlık yağmurları ile ünlüdür. Dünyanın en merak edilen şehirlerinden Paris’te ‘’görülecekler’’ listesi oldukça uzun. Sizinle burada Paris üzerine kısa ve net bilgileri paylaştım. Paris'i görebilenlere gelince, yani hayalle gerçek arasındaki köprüyü geçince, Paris ikiye ayrılıyor: Bir "Herkesin kendi Paris'i" var, bir de herkesin Paris'i... Yani, bir sokak, bir cafe, bir şarkı... yaşanan ya da bir türlü yaşanamayan bir aşk... Kişinin özel Paris'ini hayat, şans ve tercihler belirliyor. Oysa herkesin Paris'i hep aynı yerden, şehrin tartışmasız simgesi, Eyfel Kulesinden başlıyor…
Her şehir bir çiçektir, her birinin ayrı kokusu vardır, kimi taze gül kokar, kimi acı baharat. Paris iri ve siyah bir ‘’kan çiçeğidir’’. Rengini yüzyıllar boyunca topraklarını işgal ettiği ve sömürdüğü Afrika’dan, kokusunu soykırım yaptığı siyahilerin kanından almıştır. Onun için Paris’te her taş ve her demir kan kokar…