KAMERALAR İYİKİ VAR!

Hayrettin Atak

İşyerlerinde, evlerde, araçlarda hatta sokak ve caddelerdeki kameralar ne büyük bir nimet!

Mesela sokak kameraları olmasa Fethi Sekin’in vatandaşları hain bir saldırıdan korumak adına nasıl kahramanca şehit düştüğünü hiç göremeyecek, bilemeyecektik…  

Mesela işyeri kameraları olmasa, Konya’da görevli polislerin Karaman’da bir garsonun kulağını nasıl çektiğini, işyeri sahibine nasıl saldırdığını, yumrukladığını, nasıl tabanca çektiğini, müşterileri nasıl tedirgin edip kaçırdığını da hiç bilemeyecektik…

Düşünün bir yiğit çıkıp gelir, kanı ve canıyla insanların devletine ve emniyet teşkilatına olan güvenini sağlamlaştırır…

Ya da birileri çıkıp gelir, insanların devletine ve emniyet teşkilatına olan güvenini yerle yeksan eder…

İşte bunlar hep o kameralar sayesinde…

Her köşe başına her sokağa her işyerine konmalı…

Konsun ki… Kim kahraman kim zalim herkes bilsin…

Kimsenin yaptığı da yanına kalmasın!

SURİYELİLERİN LİSAN-I HAL İLE ANLATTIKLARI

Suriyelilere ne kadar teşekkür etsek az aslında. Çok şey öğrettiler bize…

Vatanın ne demek olduğunu, gurbetin ne anlama geldiğini, mazlum olarak nasıl yaşanacağını, sadece insanın insanla değil, insanın hayatla nasıl büyük bir savaş verdiğini gördük onlar sayesinde…

Ayrıca şu imtihan dünyasında bir turnusol kağıdı görevini gördüler bizim için…

Yemeğimizi paylaşacak mıyız?

Dertlerine koşacak mıyız?

Camları dahi olmayan kıyıda köşede kalmış bir dükkanı kaç paraya kiraya vereceğiz? Gibi…  

Hepsini gördü Allah(C.C) bu sayede… Mükafatını ya da cezasını takdir etmek üzere…

Ama tüm bunların ötesinde şunu anlattılar lisanı halleriyle…

Eğer bir gün vatanınız için savaşmak zorunda kaldığınızda karınızı ve çocuklarınızı, onlar sahip çıkar diye komşu Müslüman bir ülkeye gönderirseniz şayet,

Onlardan bir kısmı sizin hanımlarınızı ikinci hanım olarak almaya kalkarlar, sizin şehit düşüp düşmediğinizi dahi bilmeden…  

Yetim kız çocuklarınıza hiçbir karşılık beklemeden yardım edecekleri yerde nikahlarına almaya kalkarlar, o çocukların çaresizliklerini görmezden gelerek…

Taciz ve tecavüzleri saymıyorum… Kendilerini vicdanlı sananlardan söz ediyorum…

Soğuk evlerde, dükkanlarda yaşadıkları ayaklarına alacakları bir ayakkabı olmadığı için sıkça hastalanıp hastane hastane dolaştıklarını gördüklerinde; “Hastanelerde bu Türkiyelilerden de geçilmiyor’ da diyecekler…

Savaşmak için ülkenizde kalırsınız, karınızı kızınızı kaybedersiniz!

Karınıza kızınıza sahip çıkmak için gelirsiniz, ‘Neden ülkeniz için savaşmıyorsunuz’ derler…

O yüzden en iyisi vatanımıza sahip çıkalım en baştan…  

Hangi görüşten olursa olsun bu vatanın her bir evladı sımsıkı kenetlenmedikçe hepimiz birer ‘Suriyeli’ adayıyız çünkü…

  …

TERÖRİSTİN TERÖRİST OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Son günlerin en önemli konusu;

Bir istihbari bilgi olmadan teröristin terörist olduğu nasıl anlaşılır?

Bu konuda acil bir kitapçık hazırlanıp dağıtılmasında yarar var… Yada okullarda ders olarak okutulmasında…

“Teröristi nasıl tanırsınız”

İstihbarat bilgilerine ulaşamadığımız için karıştırıyoruz çünkü…

Eskiden kolaydı… Küçük gruplar halinde yol keser, pusu kurar, asker sivil ayırmadan cinayet işler, eylem yaparlardı… 

Halbuki şimdi öyle mi?

Küçük grupların yerine koca ordular aldı… Eskiden Marksist, Leninisttiler şimdi Amerikan destekli…

Bir örgütü Amerika destekliyorsa kafamız karışıyor işte, terörist mi değil mi diye?

Roket atıyorlar Hatay’a, Kilis’e… Ama Suriye tarafından… Roketin çıkış noktası kendi topraklarımız olmadığından anlayamıyoruz atanın terörist olup olmadığını. Kafamız karışıyor…

Mesela büyük şehirlerde yaşayıp takım elbise kravat falan takınca terörist olamaz sanıyoruz biz hala…

Oysa eskiden öylemiydi… Pusu kurup saldırsa anlardık terörist olduğunu. Yada yol kesip ‘Eller yukarı cepler dışarı falan dese” bilirdik eşkıya olduğunu…

Ama şimdi büyük ordular ve ağır silahları olunca anlayamıyoruz işte ne olduklarını…

Tüm suç istihbaratın…

Bir kitapçık hazırlayıp bilgilendirse, yada okullarda ders olarak okutulsa ‘Teröristi nasıl tanırsınız?’ diye kimse yaşamayacak bu sıkıntıyı…