Bu hafta sizlere çok zorlu bir mesleği tanıtacağım. Hemen her gün ekranlarda izlediğimiz, en hayati anlardaki kurtarışlarıyla alkışlanan, kahraman itfaiyeciler insanların ve hayvanların hayatını kurtarmak için canlarını ortaya koyarlar. İtfaiyecilik kahramanlıkla özdeşleşen bir meslek. Bu yüzdendir ki çocuklara büyüyünce ne olacaksın diye sorulduğunda genellikle itfaiyeci derler. Çünkü itfaiyeciler onların gözünde süper kahramanlardır.
Tüm gün canla başla çalışan,kendi canından önce başkasının canını ve malını ön planda tutan itfaiye erlerinin bir günü nasıl başlıyor diye bakarsak, sabahın erken saatlerinde itfaiye merkezine gelen ekipler, arkadaşlarından aldıkları görevi, ettikleri yemin ile 24 saat sürdürüyor. Sporla başlayan bir gün eğitimler ve çıkan yangınlara müdahale ile devam ediyor. Yemek başında olmalarına rağmen çalan bir zil ile 15 saniye içinde merkezden çıkan itfaiyeciler başkalarının canını ve malını kurtarmak için kendi canını hiçe sayıyor.
İtfaiyecilik; bilgi, tecrübe, cesaret ve özveri isteyen, en riskli ve en stresli mesleklerden birisidir. İtfaiyeciler; silahı hortum ve mermisi su olan savaşçılardır. Vatandaşın yangına karşı can ve mal güvenliğini koruma görevini üstlenen itfaiyecilerin; her türlü koşulda hiç bir menfaat gözetmeden düşündüğü tek şey kurtarmak ve söndürmektir. Tek ödülü ise başarılı olduğunda duyduğu hazdır.
İtfaiyeci; cesareti, sevgiyi, dürüstlüğü ve özveriyİ iiçinde taşıyan; bilgi ve teknikle yoğrulmuş; yaptığı işten gurur duyan kişidir. Diğer bir ifadeyle itfaiyeci, başkasının canını kurtarmak için canını verendir. İtfaiyeci başkasının canı ve malı için cesareti ve görev bilinci ile kendisini tehlikeye atabilen, tehlike anında olayı kavrayamayacak durumdaki felaketzedelerin şok anlarında dahi, çevikliği ile en çetin mücadeleye, atikçe, tüm cesareti ile müdahale eden kişidir. Bir yangın durumunda yaralanmamış insanlar haklı olarak hemen olay yerinden uzaklaşmaktadırlar. Hâlbuki itfaiyeciler bunun tam tersini yaparak insanların kaçtığı yere girer, bunu yaparken hiçbir şeyden korkmaz ve yılmaz; görevinin bilinciyle, seri bir şekilde müdahale eder. Örnek vermek gerekirse, savaşta bile cephe ve siper vardır; asker, kurşunun nereden geleceğini bilir, ona göre önlemini alarak karşılık verir. Fakat itfaiyecinin cephesi ve siperi yoktur. İtfaiyeci yangına girerken, yangın tamamen patlama olgunluğuna gelmiştir ve o esnada patlayabilir. İtfaiyecinin vücuduna bir parça isabet edebilir, saplanabilir, bina çökebilir. Bu olaylara muhatap olan itfaiyecilerden ölen ve yaralananlar olmuştur. Yangın içinde bırakın insanı, bir kedi bile olsa onu kurtarmak uğruna canını, gözünü kırpmadan tehlikeye atar, geçmişte bunun örneği yaşanmıştır. Bir itfaiye eri köpeği kurtarayım derken kendi canından olmuştur.
Sık sık hepimiz duyarız; "Yangına itfaiye geç geldi, eğer erken gelseydi bu kadar zarar olmayacaktı" diye haberler yapılır. Hatta bazı itfaiyeciler fiziksel şiddete maruz kalırlar. Aslında itfaiye geç kalmaz, geciktirilir. Semt pazarları, dar sokaklar ve uygunsuz park etmiş araçlar, trafiğin yoğunluğu, trafikte seyir halindeki bazı sürücülerin duyarsız ve sorumsuz davranışları yüzünden itfaiye yangına geç kalabilir. Yoksa itfaiye bilerek niye geç gelsin. İşi bu zaten.
Gelişmiş ülkelerde itfaiyeler üç sacayağı üzerine kuruludur. Birincisi önleme ve eğitim, ikincisi kurtarma, üçüncüsü ise söndürmedir. İtfaiyenin temel görevlerinden biri, binalarda alınacak önlemleri belirlemek ve halkı yangın önlemleri konusunda eğitmektir. Bizde malesef sadece söndürme kısmı bulunmaktadır. Kurtarma konusunda yeni gelişmeler var ama gerçek anlamda yeterli değil. Ne yazık ki ülkemizde itfaiyeciler hortum tutan kişiler olarak görülüyor. İtfaiyecilik, teknik bir sınıf ve uzmanlık gerektiren bir meslek olarak görülmelidir. İtfaiyecilik en riskli mesleklerden olan ileri teknik bilgi, tecrübe ve cesaret isteyen bir meslektir. Ülkemizde bu mesleğe gereken değer verilmeli ve gönüllü itfaiyecilik çalışmalarına daha çok önem verilmelidir.