Vazgeçilmez birikim ve hediye aracı olan altının yükselişi devam ederken. Yükseliş sarrafları ve birikim yapıp, hediyeleşmek isteyen vatandaşı da etkiliyor.
‘ALTIN PİYASASI’ TARAFINDAN HANGİ DEĞERLENDİRMELER DOĞRU?
‘Altın ne zaman yükselişe geçse bir takım çevreler neden rahatsız oluyor.’ Elinde hatırı sayılır altını olan memnun, olmayanı zaten ilgilendirmiyor. ‘Altın domino etkisi yapıp petrol fiyatlarını devamında perakendeyi etkiliyor.’ Belki de etkilemesine zemin oluşturuluyor.
PEKİ SIKINTISINI KİM ÇEKİYOR?
‘Her alanda olduğu gibi asgari ücretli, yoksul, emekçi ve gariban.’ Dolara-Avroya yatırım yapan ülke dinamikleri, iş adamları altına yönelse bu durum değişir mi? Kim bilir belki vatandaş kredi kartlarından, dolayısıyla esnafta bankalardan, borç batağından kurtulur. Kötü mü olur yani? Dolar-avro ve özellikle faize bulaşmaktansa altın daha uygun değil mi?
“YASTIK ALTI”
Milli sermayeye katkısı olan devlet bankaları hariç, yıllardır faiz lobisini temsil eden bankalar, ‘yastık altındakileri getirin, faize yatırın’ diye sade vatandaşın dişinden, tırnağından arttırıp biriktirdiği altınlara göz dikmesinin nedeni ne’? Altının yükseliş süreci faiz lobisi tarafından hep olumsuz değerlendiriliyor. ‘Altının engellenemez yükselişi doların ve borsada ki sanal para akışının yerini almasından mı korkuyorlar?’ Diye düşünmeden geçemiyorum.
“GİZLİ ZENGİNLER”
40 ülke arasında 12. Sırada yer alan Türkiye’nin ortalama 33 tonu Merkez Bankası’nda olmak üzere 526 ton altın rezervi mevcut. “Ekonomiye katkım olmasın, aman para kaybederim, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek kendini hiç riske atmayan gizli zenginleri de katarsak bu rakamın daha da artacağından eminim.
‘VATANDAŞTA NAKİT PARA YOK, ALIM GÜCÜ YOK.’
‘Çeyrek altının 130 TL’yi geçtiği bu günlerde sarraflar müşteri bulmakta zorlanıyor.’ ‘Vatandaşta nakit para yok, alım gücü yok.’ Ülkenin genelini zaten yoksul ve emekçi kesim temsil ediyor. Hal böyle olunca özel günler, düğün, nişan, derken vatandaş ne yapacağını düşüne dursun. Bazı sarraflar kredi kartına taksit hatta veresiye defteriyle satış yaparak kasayı çevirmeye çalışıyorlar. Önceki yıllarda da daha köklü, müşterisini tanıyan esnaf zaten uyguluyordu bu sistemi. Altın piyasasının durumu vatandaşında cebini etkileyince uygulamayı yapan esnaf sayısı arttı. Aslında bu durum vatandaşın da esnafında işine geliyor. Ekonomiye kısmen de olsa nakit akışı sağlanmış oluyor. Vatandaş yerine göre birikimini yapıyor, borcunu taksit-taksit ödüyor. Ne gelin altınsız kalıyor, nede damat küsüyor.
“FAİZ LOBİSİNE TESLİM OLMA”
Altın piyasasını gelecekte ne bekliyor? Bilinmez! Bekleyip göreceğiz. ‘Bu süreci faize bulaşmadan akıllı değerlendiren hem milli sermayeye hem de kendi cebine faydası olacak gibi görünüyor.’ Faiz lobisine teslim olmadan ülke geleceğine bireysel katkı sunarak yolumuza devam edeceğiz. Ümidiyle.
Kim bilir, altına değer vermeye, kullanmaya devam ettiğimiz sürece belki ileride altın rezervi konusunda ilk sırada olan ABD ile yarışır duruma geliriz.