Son günlerde Rusya ile aramızda ortaya çıkan krizin temel nedenlerini iyi analiz etmemiz gerekmektedir. Çarlık Rusya , Bolşevik Rusya veya en son Rusya federasyonu ile olan ilişkilerimiz genellikle Balkanlar, Kafkaslar ve Karadeniz üzerindeki coğrafi yakınlık ve komşuluk hasebiyle Türk ve Rus ilişkileri bölgede yapılan politikaların ana ekseni olmuştur . Türk Rus rekabeti iki ülkenin imparatorluk yıllarından beridir var ve özellikle Kırım, Balkanlar ve Kafkaslar bölgesindeki politikaları ile sürekli gündemde olmuştur. Kafkasları anlamak tarihi bakımdan bir anlamda Türk ve Rus mücadelelerinin temeline bakarak anlamlandırmak gerekir. Rusya’nın tarihinde Kafkas politikasının ana ekseni Çar Petro’dan beridir sıcak denizlere inme hayalidir. Ruslar bunu önce Kafkaslar üzerinden denemeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Daha sonra Balkanlardan üzerinden denemiş ve tekrar başarısız olmuştur.
Sovyet Rusya’nın dağılması sonrası Rusya federasyonun bu bölgede özellikle Türkiye üzerindeki Kafkas politikasını irdelememiz gerekir, Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra Kafkaslarda etkinliği azalırken Türkiye’nin etkisi artmaya başlamıştır. Kafkaslar Rusya için Güvenlik sorunu olmasının yanında Hazar denizindeki enerji kaynaklarının kontrolü için de önemlidir. Kafkaslarda Rusları rahatsız edecek çok fazla etnik devletler var bunların başında Çeçenistan , Azerbaycan ve Gürcistan gelmektedir. Bu devletler zaman zaman Rusya’ya yakınlaşması tamamen Rus askeri gücünün bölgedeki varlığıdır. Ve Çar zamanından beridir dostu olan Ermenistan bu bölgedeki Rus dostu tek devlettir. Doksanlı yıllarda Kafkaslarda Rus etkisinin azalması ve Türkiye’nin etkisinin artması ile 2000’li yıllarda Rusya ile ortak deklare ettiğimiz teröre karşı ortak bildiride Rus tarafı PKK ya destek vermeyeceğini ve Türkiye de Çeçen savaşçıları desteklemeyeceğini açıklamışlar ve bu durum günümüze gelmiştir. Günümüzde de Türkiye’nin aleyhine ne kadar örgüt var ise hepsini destekler bir görünümdedir. Türkiye’nin Kafkas politikasını yeniden ele alarak Gürcistan Ukrayna ve Azerbaycan gibi devletlerle askeri, siyasi ve ekonomik işbirliğini artırmamız gerekmektedir Kafkaslarda bulunan Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerle yapılacak askeri işbirliğinin yanında bölge ülkelerde askeri üs kurma seçeneğinin hayata geçirilmesi önemli bir seçenek olarak kullanmamız gerekir. Hatırlayın Musul’da bulunan 1200 kişilik birliğimiz Rusya’yı ve İran’ı nasıl tedirgin etti bunu Gürcistan ve Azerbaycan ve biraz daha ileri bir aşama olarak Hazar denizinde bir askeri deniz üssümüz olsa dengeler daha farklı gelişir.Bizde Hazar Denizine komşu olan soydaşlarımızla bir hazar denizi Üssü gibi projeleri uygulamamız gerekir.Bu uygulamaları Rusya ile Savaş ihtimali olarak değil orada bulanan Türki cumhuriyetlerle işbirliği olarak düşünmekte fayda var çünkü 350 milyonluk Türk nüfusunu uyandırmanın ve birlik olmanın vakti gelmiştir. Hemen güneyimizde meydana gelen olaylarda Rusya’nın varlığı topraklarının %15 ine hükmeden Esad rejimini ayakta tutabilmek için Deniz, Hava ve Kara askeri güçlerini Suriye’ye göndermesinin en önemli sebebi tarihi hayalini gerçekleştirmek ve Suriye’nin enerji kaynaklarından yararlanarak kötü giden ekonomisini düzeltmek olarak açıklanabilir.
400 yıldır barış, huzur ve istikrardan uzak yaşayan Kuzey Kafkasya’nın yerleşik halkı Çeçenlerin yok olmama ve yanı sıra ülkelerinde huzur ve güvenliği tesis etme mücadelesini devam ettirmek ve geç de olsa Çeçenlere olan desteğimizi artırarak Rusya’nın bölge üzerindeki etkisini kırabiliriz .Kafkaslardan başlayan Rus etkisini azaltma politikası Orta Asya ülkelerinin de öz benlikleri ile hareket etme fırsatını doğurur.
SAYGILARIMLA.