Kadınları Anlamak çözmek ya da iletişim konularında birçok kitap yazıldı ..Konferans Panel ve açık oturumlar yapıldı ..Pembe kapaklı kitaplarla dikkatler çekildi ama malesef yine hala aynı soru ; Kadınları Anlamak Mümkün mü hala soruluyor hala da sorulacağa benzer. Ama gerçek şudur ki;
En olumlu ruh haline sahip hanımlar da döngüler halinde ara ara negatif iklimlere kapılır, gereksiz ağlama ihtiyacı duyabilirler. Bir kadın çok mutlu bir yaşantıya sahipken dahi kendini üzecek bir şeyler bulabilir. Üzüntüsünü paylaşan ve hanımına böyle anlarda her türlü desteği sağlayan erkek, bir daha hanımının böyle gereksiz kuruntulara kapılmayacağından artık emindir. Fakat ne yazık ki daha üzerinden bir ay dahi geçmeden hanımı tekrar aynı mutsuz ve hüzünlü tabloyu sergileyecektir.
Evdeki hanımın neşesi erkeği mutlu eder, zira onun mutluluğunda kendi katkısının olduğunu düşünür; kendisini hanımını mutlu edebilen başarılı bir erkek olarak algılar. Öte yandan hanımın hüzünlü anlarında yine bu durumdan kendisini sorumlu hissedeceğinden suçluluk duygusuna kapılır; başarısız erkek olduğu zannına kapılır. Oysa hanımlar bazı dönemler hiçbir nedene dayanmaksızın hüzünlenme, üzülme hakkına sahip olmak isterler. Özellikle de böyle anlarda “Takma kafana, sorunları büyütme, aklını kullan, şu şekilde davran, şöyle düşün” türünden verilen akılları duymak istemezler. O an ihtiyaç duydukları tek şey dinlenilmek, anlaşılmak ve sevilip desteklendiklerini bilmektir.
Erkek ise hanımını bu halet-i ruhiyeden kurtarmak için var gücüyle ona çözüm önerileri sunmaya çalışır. Tüm çabalarına rağmen hanımındaki hüznün yok olmadığını görünce sinirlenir, eşinin sorunlu bir tip olduğunu düşünür. Burada erkeğin zihninde tutması gereken en önemli bilgi şudur: Hanımını yorumsuz dinleyip anlamaya çalıştığında ve desteğini, sevgisini hissettirdiğinde hemen o an olmasa da kısa bir süre sonra eşi tekrar olumlu ruh halini yakalayabilecektir. Erkek bunu yapmayıp akıl verdiğinde, çözüm önerileri sunduğunda ve yaşanan neyse o olayı büyütmeyip üzülmemesi gerektiğini anlattığında kadın, anlaşılamadığı, üzüntüsünün gereksiz olduğu ve sorunlu olduğu duygusuna kapılır. Hatta bir sonraki sefer, eşi kendisini sorunlu görmesin diye duygularını, hüznünü iç dünyasına gömmeye çalışabilir. Bu kez kadın için için eşini anlayışsızlıkla suçlar ve olumsuz duygular zamanla içinde kabarır. Sonuç daha yıkıcı tartışmalara doğru gider.
Bazı dönemler ise erkekler için kabuğuna çekilme, biraz kafa dinlemeyi isteme zamanlarıdır. Böyle zamanlarda evin reisi, hanımını da çocukları da dinlemek istemiyor olabilir. Kadın acil anlaşılma ve dinlenilme ihtiyacında, üzüntülü ruh hali içindeyken erkek de kendi kendisiyle baş başa kalmak istiyordur. İhtiyaçların çatıştığı böylesi vakitlerde erkeğin, hanımına yardım etme niyetiyle kendisini zorlaması daha olumsuz sonuçlar doğurabilir. Zira hanımını dinleyebilecek, onun olumsuz ifadelerine, içini döküp rahatlamasına sabredebilecek ruh haline sahip değildir. Ya eşini yargılayarak dinleyecek, öfkeyle yaklaşacaktır veya bitkin ve dalgın haliyle iyi bir dinleyici olmayı başaramayacaktır.
Bunun yerine hanımına kendi ruh halinden bahsetmeli “Üzgün olmanı, can sıkıntını çok iyi anlıyorum. Şu an biraz kafamı toparlamaya, günün yorgunluğunu üzerimden atmaya ihtiyacım var. Seni daha candan ve daha olumlu ruh halimle dinlemek istiyorum” gibi sözlerle hanımına gerçekçi yaklaşmalı. Kadın buna rağmen ısrarcı olursa sonuç tartışma veya münakaşa zeminine yaklaşacaktır. Kadın konuşma için zamanlamanın önemini dikkate almalı ve eşinin her zaman o kadar da anlayışlı bir ruh halinde olmayacağını bilmelidir. Fakat eşine kafasını toparlama imkanı tanıdığında, bir süre sonra onun bu anlayışlılık karşısında çok daha büyük bir ilgi ve sevgiyle iletişim kurabileceğini bilmelidir. Fakat kadın o anda gerçekten kötü durumda ise ve mutlaka dinlenilmeye, dertleşmeye ihtiyacı varsa yakın arkadaşına veya akrabasına açılabilir. Normal şartlarda da gerektiğinde hanımların birbirlerine sevgi ve destek verebilmeleri eşlerini rahatlatır. Zira kadınların konuşma ve dertleşme ihtiyacı erkeklere göre daha fazladır. Tüm ihtiyacını eşiyle gidermek istediğinde ona taşıyabileceğinden fazlasını yüklemiş olabilir.
Fakat yakınlarıyla paylaştığı konunun yalnızca ailesini ilgilendiren mahrem bir konu olmamasına itina gösterilmelidir. Bu tarz konuları eşle paylaşmak her zaman daha emniyetlidir.
Kalın efendim sağlıcakla