Markalar da tıpkı insanlar gibi isimleriyle var olur, isimleriyle hatırlanır, dilden dile aktarılır. Ortaya bir marka çıkmadan önce yapılacak ilk işlerden biri ona iyi bir isim belirlemektir. Kimliksiz insan olmadığı gibi kimliksiz marka da olmaz. Marka ismi belirlerken dikkat etmek gerekir keza bu isim markanızla birlikte büyüyecek, pazarda varlığını sürdürecek. Bundan yıllar önce marka ismi bulmak çok daha kolaydı. Genelde insanlar ya kendi isimlerini ya da yaptıkları işleri marka ismi olarak atfediyor ve yatırımlarını bunun üzerine yapıyordu. Esnaflar genelde yaptıkları işle anılıyordu. Kahveci, ayakkabıcı, tatlıcı, lokumcu… Haliyle markalara verilen isimler de yapılan işleri barındırıyordu. Kurukahveci Mehmet Efendi bu yolla belirlenen markaların en bilinenlerinden biri. O dönemlerde her işi yapan kişi sayısının da az olduğunu göz önüne alırsak farklılaşmak için iyi bir yöntem diyebiliriz. Bir diğer yöntem ise genelde ailelerin isimlerinden, yaşadıkları yerlerden ya da faaliyet gösterdiği yerlerden esinlenerek (Uludağ Gazoz, Paşabahçe) belirlenen marka isimleri oldu. Aile büyüklerinin isimlerini ya da soyadları taşıyan marka isimleri hala daha kullanılmaya da devam ediyor.
Fakat gün geçtikçe iletişim nasıl daha zor hale geldi ve daha çok emek gerektirdiyse marka ismi bulmak da bir o kadar zorlaştı. Günümüzde hem firmalar hem ajanslar isim bulma konusunda daha fazla zaman ve enerji harcıyor. Artık marka ismi belirlerken çok fazla parametreyi bir anda düşünmek ve hesap etmek gerekiyor. Teknoloji gelişti, pazarlar arasındaki keskin farklar ortadan kalktı, globalleşme tüm dünyayı sardı. Artık dedenizin adıyla açtığınız bir markanın belirli coğrafi sınırları aşması çok mümkün olmuyor. Öyle ki artık isim kıtlığının yaşandığı da bir gerçek çünkü artık insanlar markalarına verecek boşta bir isim bulamıyor. Bu nedenle şuanda ve yakın gelecekte birkaç bilgiden yola çıkılarak yapılan uydurma isimler bolca kullanılacak gibi. Google, Yahoo gibi markalar bu uydurma kategorisinin iyi örneklerinden.
Peki, doğru isim bulmanın bir reçetesi var mı? Aslında kesin olarak bir reçete olmasa da marka isminin kolay, anlaşılır, akılda kalıcı olması, yaptığınız işi anımsatıcı öğeler içermesi en çok önerilenler arasında. Bu konuda ünlü pazarlama gurularından Al Ries şöyle diyor; “Önce strateji sonra isim gelir. Eğer tüketici isminizi hatırlamıyorsa demek ki iyi bir marka isminiz yok demektir. Peki, bir ismi hatırlanabilir yapan nedir? İsmin kısa, basit, kolay söylenilebilir olması önemlidir. Procter & Gumble’ı örnek alalım. 1 milyar doların üzerinde ciro yapan 25 markası var. Marka isimlerinin ortalama uzunluğu ise sadece 5 harf.” Tabi burada en çok dikkat etmemiz gereken strateji kelimesi olması gerekiyor. Çünkü marka ismi de marka stratejisinden beslenmeli. Yine unutulmamalı ki marka ismi global işaretler taşımalı ve tüm dünyada doğru algılanabilecek kodlar içermeli. Global olmak için illaki İngilizce bir isim bulmanıza gerek yok. Önemli olan diğer ülkelerde de söylenişin ve algılayışın kolaylık içermesi.
Marka ismiyle ilgili uzmanlardan gelen bir diğer ipucu da O, S, T, A ve K harflerini içerisinde barındıran markaların daha akılda kalıcı olduğu. Marka ismi oluşturacak olanlara ufak bir anekdot olsun diyor ve iyi marka isminin mutlaka marka iyi bir marka stratejisinden beslenmesi gerektiğini hatırlatıyorum.