Adına ne derseniz deyin, meşru (!) bir savaşta olmadıktan sonra bir insanı öldürmek, cinnet halinde olmakla yakın bir haldir. Mısır, kendi kendini yiyip bitirecek anlaşılan. Fakat hiçbir sofra kendi halinde kurulmaz. Aşçıbaşından, garsonuna kadar bir grup insan o masanın kurulmasında amildir. Batı kurdu bu sofrayı, servisi kendi yaptı lakin masada olanların eline çatal bıçak yerine taş ve silah verdi.
Bir tarihi, bir coğrafyayı yıkıp yok etmek üzerine kurulu bir düzen onlarınki. Çünkü biliyorlar, Ortadoğu kontrol edilmeden dünya kontrol edilemez. Medeniyetin beşiği burasıdır. Hikmet böyledir. Üç coğrafya var burada onların kafasını hep meşgul eden; İran, Mısır ve Türkiye. İran kendi halinde, Mısır’a nizam verme uğraşları halkın bağrında direniyor. Türkiye ise Türkiye olduğu için değil Türk olduğu için beyinlerini yiyip bitiriyor.
Bu yüzden yıllar boyu planlarını, programlarını, oyun ve desiselerini hep kontrol edilebilir bir coğrafya üzerine hazırladılar. Kimi zaman kuklalar imal ettiler kendi imalathanelerinde, kimi zaman kardeşi düşman ettiler birbirine. Demokrasi dediler; tutmadı mı, cuntacı peydahladılar. Parayı verdiler oyuncak yerine, yeterli gelmedi mi, teknolojiyi kullandılar.
Batı, kendi medeniyetinin çürümüş artıklarını geri dönüşümle kazanma peşinde artık. Onlar değil yüzlerce ölüm üzerine “ABE”si, “BEME”si kıtalar ötesinden “ABEDE”si itidal çağrısı yaptılar. Sahi ölümün itidal üzerine olanı nasıl bir şey acaba?
İtidal çağrısı yaptılar ya şimdi bunlar, hatta sonradan seçilmiş siyahî başkanları kınadı hatta “darbeyi kınamıyor ha”, öldürmeleri kınıyor. Öldürmekte itidal nasıl sağlanır ki? İngilizce hangi kelimenin karşılığı “itidal” olarak çevriliyor acaba? Lakin Türkçede itidal, aşırı olmamak, ılımlı olmak ve soğukkanlılık anlamına geliyor. Ne gariptir değil mi, “soğukkanlı olun öldürürken” demek mi bu? Aşırı olmayın demenin ölçüsü ne, beş yüz değil de iki yüz elli kişi öldürün demek mi? Sahi kim çevirdi bunu, neden “itidal” kavramını kullandınız?
Batı ve onun yerli işbirlikçileri, tesis etmeye çalıştıkları ve büyük oranda başardıkları kontrol edilebilir bir Ortadoğu projesinde her geçen gün başka hamleler yapıyor. Çürümüş, koflaşmış çoktan ne olduğu fark edilmiş bir medeniyet projesi bu. Ayakta kalmak için karşındakini yık, refah içinde olmak için birilerinin yerini yurdunu boz. Batı medeniyeti kurduğu bu sofrada kendi kendini yemeye başladı çoktan. İşin garibi yediğinin kendi sonu olduğunun farkında değil, daha vahimi ise Batının kendi sonunu yediğinin biz de farkında değiliz. Ya da bir idrak sorunu yaşıyoruz, değilse “itidal” diye nasıl çevrilir öldürmenin adı.