İtibarımızı kaybettik

Ömer Kocabaş

Geçtiğimiz haftanın bana göre en önemli olaylarından birisi İbrahim Tenekeci yönetiminde çıkan İtibar dergisinin kapanması oldu. 8 yıldır yayınlanan dergi ekonomik sebeplerle yayın hayatını noktaladı. Yazılı basının içinde bulunduğu durumu göz önüne alırsak İtibar dergisinin sadece küçük bir örnek olduğunu söyleyebiliriz. Mesele derin ama umursayan pek yok. Böyle giderse kapanan dergi ve gazetelerin, işsiz kalan gazetecilerin arkasından daha çok yazı yazacağız...

İtibar dergisi, bugüne kadar çok sayıda genç şair ve yazarın ilk eserlerini yayınladığı bir mecra olmuştu. Derginin kuruluş sürecinde ekibin Süleymaniye Camii'nin avlusunda ayaküstü gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafı felsefelerini gayet iyi anlatıyordu. Merak edenler Rönesans tablosu kıvamındaki bu fotoğrafa sosyal medyadan ulaşabilir. Başta İbrahim Tenekeci olmak üzere İtibar ekibi aslında sonu belli olmayan bir maceraya atılmışlardı. Bu zamanda her hangi bir medya şirketine, derneğe, vakfa bağlı olmadan, bir belediyenin desteğini almadan bağımsız bir dergi yayınlamak, hele ki şiir ağırlıklı bir edebiyat dergisi çıkarmak gerçekten cesaret işiydi. 8 yıl boyunca bu derginin çıkarılması bile başlı başına bir başarı öyküsüdür. Derginin fiyatını belirtme şekli bile bambaşkaydı. Fiyatı yerine ederi kelimesi kullanılıyordu.

Derginin kapanacağıyla ilgili sinyali İbrahim Tenekeci birkaç ay önce vermişti. Geçen yıldan beri dövizde yaşanılan artış en çok kâğıt fiyatlarında kendisini göstermişti. Doğal olarak yazılı basın da bu artıştan olumsuz anlamda nasibini almış oldu. Tenekeci, bırakın kâr etmeyi, maliyetine dergiyi kotarmayı, her ay ceplerinden üste para vererek ayakta kalmaya çalıştıklarını belirtmişti. Bugün aldığımız gazetelerin, dergilerin reklam geliri olmasa tamamen zararına satıldığı bir gerçek.  Son bir yıldır yazılı basının artan sıkıntılarına, özellikle kâğıt fiyatlarındaki artışa yetkililerimiz bir çözüm bulmak yerine adeta görmezden gelmeye devam ediyorlar.

 Yazılı basının bu kadar sorunu varken, her gün gazeteciler işsiz kalırken gazeteciler ucuz polemiklerle kendi ayaklarına sıkmaya devam ediyorlar. Sosyal medya ise ayrı bir âlem. Kaleme alınan yazıyı herkes kendi meşrebine göre bir tarafa çekiyor. Bundan sonra galiba her köşe yazısının altına ben bu yazıda aslında şunu demek istedim diye bir açıklama kısmı konulması gerekecek(!) Biz derginin kapanmasını hazmetmeye çalışırken İbrahim Tenekeci'nin köşe yazılarına da ara verip, Yeni Şafak gazetesinden ayrıldığı haberi geldi. Bu habere çok şaşırmadım. Çünkü son dönemde Tenekeci epeyce yıpranmıştı, yazılarından bu açıkça hissediliyordu. Yaptığı yapıcı eleştiriler bile yanlış anlaşılınca, Tenekeci daha önce de bir süre yazılarına ara verip geri dönmüştü. Demek ki artık basının içine düştüğü kısırdöngüye dayanamadı...

İbrahim Tenekeci'nin vedası bile şairaneydi. "İçimde gönül yorgunluğu oluştu. Bir müddet gazete yazısı yazmayacağım. Sonra belki başka bir mecrada tekrar yazmaya başlarım. Nasip."  Yıllarını basına adamış, üstelikte şair ruhuyla hep ortalamanın üzerinde yazılarla kaleme almış İbrahim Tenekeci gibi bir gazeteci kenara çekilirken meydan polemiklerden beslenen, bugün kime çaksam diye düşünen, 3-5 yıl öncesine kadar kimsenin isimlerini bile bilmediği insanlara kalıyor. Ne diyelim basınımızı bu hale düşürenler utansın...

***

Bir yandan yazılı basının içine düştüğü duruma üzülürken diğer yandan mutlu olacağımız gelişmeler de yaşanıyor. Gazetemiz Yeni Haber 7. yaşını kutluyor. Ulusal gazeteler bile her gün sayfa sayılarını düşürürken, yerel gazetelerin bir kısmı kapanırken Yeni Haber'in dimdik ayakta durması önemlidir. Arkasında her hangi bir sermaye grubu olmadan, bir grup inanmış gazeteci tarafından çıkarılan Yeni Haber, bırakın küçülmeyi ileriye doğru adımlar atmaya devam ediyor. Ben de 4 yıldır bu ailenin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Başta Lokman Koyuncuoğlu ve Seyfullah Koyuncu olmak üzere bütün gazete ekibini tebrik ederim. Nice yıllara Yeni Haber...