Sevgili okurlarım ülkemizin bu günlerde içinde bulunduğu durumu ve sokulmak istenilen rolü şu iki satırla açıklamak isterim. Hemen güney sınırlarımızda meydana gelen olaylar zinciri ile bu olayların içine Türkiye’yi de dahil etmek istediklerini defalarca yazmıştık.Burada son üç yüzyıldır İslam coğrafyasında Batının oyunlarının devamı niteliğinde olaylar meydana gelmektedir.
Batı medeniyeti İslam dünyasını siyasal anlamda dışlayarak, İslam’ı ve Müslümanları katil ve cani gösterme çabasına girerek bütün kültürlere yabancı , dışlanan ve bütün kültürlerle çatışan bir İslam tasviri çizilmeye çalışılıyor. Yüzyıllardır Osmanlı coğrafyasında farklılıklarımızın bizi kuvvetlendirmesi gerekirken , Böl Parçala Yönet prensibiyle batılı ajanların oyununa gelen Osmanlı toprakları şimdide aynı tezgaha gelerek işlenmeye devam ediyor ve bunun neticesi yine hep Müslümanlar ölüyor. Ortadoğu’nun içinde bulunduğu duruma bir bakarsak: 2010 yılında başlayan Arap Baharının Batılı devletler tarafından tam destek görmemesinin neticesinde bu coğrafya artık ölümün kol gezdiği bir yer olmaktan kurtulamamış ve gözünü bölgenin en güvenli ülkesi olan Türkiye’ye dikmiştir. Ortadoğu’nun içinde bulunduğu bu durumdan Türkiye’nin etkilenmemesi söz konusu olamaz şu anda yapılmak istenen etnik ve mezhepsel çatışmayı körüklemek ve bunu Türkiye’ye sıçratmak istemelerinin temel nedeni Türkiye’nin tarihsel misyonunu engelleyerek Ortadoğu’da var olan sınırların yeniden çizilerek İslam coğrafyasının kabile devletçikler haline getirilmek istenmesidir. Bu oyunu bozacak tek Müslüman ülke Türkiye’dir. Ekonomisi İnsan gücü ile Orta doğuya ve İslam coğrafyasına model olabilecek tek ülke Türkiye’dir. Çünkü Türkiye tüm İslam coğrafyasının hem Lider ve hem de Merkez ülkesidir.
Haziran seçimlerinden sonra koalisyonla yönetilmesi istenen Ülkemizin otuz yıldır bitirilemeyen PKK terör örgütü ve DAEŞ tarafından aynı tarihlerde tehdit edilmesi çok manidardır.2013 yılında Hatay Reyhanlıdaki bombalı saldırısı ve geçtiğimiz günlerde Urfa’nın Suruç İlçesinde meydan gelen bombalı saldırılar içimizdeki etnik ve mezhepsel çatışmaları körüklemek için kurgulandığını düşünmekteyim. PKK terör örgütü yapılan barajları bahane ederken , Daeş ise PKK-PYD terör örgütüne Türkiye’nin destek verdiğini ileri sürerek Türkiye’yi tehdit etmeye başlamıştır,ne garip değil mi ? Bu haftaya şehit haberleri alarak başlamamız ve Urfa’daki bombalı saldırının amacı Türkiye’yi koalisyona mahkum ederek son yıllarda yakaladığı ivmeyi durdurmaktır. Meclisimizi oluşturan Siyasi partilerin sergiledikleri çözümsüzlük de önümüzdeki günlerin hem siyasi hem de ekonomik olarak zorlu geçeceğini göstermektedir. Çünkü bir ara dönem oluştu ve ülke sorunları çözümü beklemektedir. Görülen tabloda ortaya çıkan sonuç Çözümsüzlüktür. Bu oyunun bozulmasının tek yolu Koalisyonla değil tek başına iktidarla yönetilmekten geçer. Güçlü bir iktidar ülke meselelerini daha kolay çözer. Ancak halkımızın tek başına iktidarı hiç bir partiye vermemesi neticesinde temennimiz ağustos ayı içerisinde koalisyonun bir an önce kurulmasıdır bu olmuyorsa bir an evvel seçim takvimi açıklanıp yeniden karar mercii olan halka gitmektir yani seçimlerin tekrar yapılarak güçlü Türkiye’nin önünün açılması için halkın tercihini yapması gerekir. Saygılarımla