Fazlaca düşünmek ya da bazı konularda takılıp kalarak düşünmek zaman zaman hepimizin yaşadığı bir durum fakat her durumda olduğu gibi bunun dozu çok önemli. Aşırı düşünmenin birçok patolojik durumla da yakından ilişkili olduğu biliniyor. Yavuz, neyi ve ne kadar düşüneceğimizi yönlendirme şansımız olduğunu belirtti. “Ruminasyon” isimli kavramdan bahseden Yavuz, kavramı aynı konu üzerinde düşünüp durma şeklinde açıkladı. Yavuz kavramın neye sebep olduğunu şu ifadelerle anlattı: “Ruminasyon, bir tür kısır döngü içinde kalmamıza neden olabilir. Aynı zamanda meseleye uzaklaşıp başka perspektiflerden durumu değerlendirmemize de engel olabilir. Yaşadıklarımızdan yeni bir şeyler öğrenmek yerine zihinsel yorgunluğa kapı açan bu durum bizi geçmişe hapsedebilir ve anı yaşamaktan alıkoyar.”
“FAZLA DÜŞÜNMEK ENDİŞE VE KAYGI İLE İLGİLİ”
Aşırı düşünmenin genellikle endişe ve kaygı ile ilişkili olduğunu belirten Yavuz, gelecek ve olasılıklar hakkında aşırı düşünmenin kaygının artmasına neden olduğunu söyledi. Yavuz fazla düşünmenin sonuçlarını ise şöyle açıkladı: “Sürekli olarak olası tehlikeleri veya kötü senaryoları düşünmek, kaygı düzeyimizi artırabilir. Aşırı düşünme anksiyete bozukluğu veya obsesif-kompulsif bozukluk belirtileriyle yakından ilişkili olabilir. Ayrıca bir şeyi fazlaca düşünmek karar verme sürecimizi karmaşıklaştırabilir ve bizi kararsızlığa sürükleyebilir. Kararsızlık ise kolayca eylemsizliğe dönüşebilir. Bu durum bizi eyleme geçmekten alıkoyacağı için bir tür sağlıksız başa çıkma biçimine dönüşebilir. Eyleme geçerek risk almaktansa sürekli düşünerek konfor alanında kalabiliriz. Bu bizi kısa bir süre güvende hissettirebilir ancak uzun vadede kendimizi eylemsiz, hayata karışmayan, tükenmiş hissedebiliriz.” Yavuz, yapılan araştırmalara göre fazla düşünmenin kişiyi tembelliğe ittiğini vurguladı.