Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "İş Gücü İstatistikleri 2023" verilerini açıkladı. Öncelikle şunu yazayım, ben İşsizlik verilerini önemserim. İşsizlik verileri hayatın normal devam edip etmediğini, insanların evine ekmek götürüp götüremediğini gösterir. Bununla birlikte sanayide, tarım ve gıdada, turizmde çarkların sağlıklı dönüp dönmediğini gösterir. Netice itibariyle Türkiye’de TÜİK tarafından dün açıklanan işsizlik verilerine baktığımızda, işsizlik oranının, geçen yıl bir önceki yıla göre 1 puan düşerek yüzde 9,4'e gerilediğini görebiliyoruz. Buna göre de ülkemizde 2023 yılında bir önceki yıla göre işsizliğin ülke genelin de 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişi olduğunu görebiliyoruz. Türkiye’de normal istihdam sağlanmış, bunun üzerine de 318 bin kişi daha iş bulabilmiş. Bu elbette güzel ve bu durum aynı zamanda ülkemizde bir ekonomik krizden bahsetmenin imkânının da olmadığını bize göstermiş oluyor.
Şimdi bunu yazdığımda biliyorum ki yaşanan ekonomik sorunlardan yola çıkılarak, sıkıntıların varlığından ve bunun bir ekonomik kriz noktasında olduğundan bahsedilecek. Fakat öyle değil, işiniz var, çalışıyorsunuz, iş bulabiliyorsunuz, bir şekilde az ya da çok evinize ekmek parası götürebiliyorsunuz… İşte bu iktisadi anlamda krizin olmadığı anlamına gelir.
Konu şöyledir; evet ülkede kriz yok ama finansal bazı sorunlar da yaşanıyor, bu finansal sorunların bir şekilde çözülmesi, insanların gelirlerinin de artırılarak, toplumun refah düzeyinin yukarı çekilmesi gerekmektedir. Zaten Türkiye seçim sonrasında bu noktaya odaklanacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Mevcut sıkıntılı durumdan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan rahatsız olmuyor mu? Elbette oluyor, zira o da biliyor bu şartlarda 10 bin lira ile geçinmek mümkün değildir, 17 bin lira asgari ücretle ne araç alınır, ne ev alınır, bırakın 17 bin lirayı aslında 37 bin lira bile maaş alsanız bu şartlarda ne ev alabilirsiniz ne de araç alabilirsiniz, bu konular herkesin malumudur. İktidar, dolayısıyla da finans yönetiminin aktörleri bu sorunların çözümünü önümüzdeki süreçte birinci derecede önemli konu olarak zaten görecektir ve sorunlar bir şekilde çözülecektir. Beklentimiz böyle.
İşsizlik verileri ile ilgili bazı hususları da sizinle paylaşayım; ülkemiz 2013 yılında yakaladığı en düşük işsizlik oranına 2023 yılı sonu itibariyle yaklaşmış durumda, bu da sevindirici bir gelişme. Gelen işsizlik oranı son 10 yılın en düşük seviyesine işaret ediyor. Peki son 10 yılda işsizlik verileri nasıl olmuş?
Onu da sizinle paylaşalım. Türkiye'nin 2013-2023 dönemindeki yıllık işsizlik oranları şöyle: 2013 yılında yüzde 8,9, 2014 yılında yüzde 9,9, 2015 yılında yüzde 10,3, 2016 yılında yüzde 10,9, 2017 yılında yüzde 10,9, 2018 yılında yüzde 10,9, 2019 yılında yüzde 13,7, 2020 yılında yüzde 13,1, 2021 yılında yüzde 12, 2022 yılında yüzde 10,4, 2023 ise yüzde 9,4…
Zaten her zaman bunu ifade etmeye çalışıyorum, Türkiye’de eğer gerçekten ekonomik kriz yaşansa iş gücü bu kadar sağlam bir şekilde korunamaz, son 5 yılda her yıl işsizlikte azalma olmazdı.
Peki işsizlik verilerinde mahzurlu nokta yok mu? O da var. Ülkemizdeki genç işsizlerin sayısı… Bu noktada belirli bir mesafeler kat ediliyorsa da yine de verilere baktığımızda 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı arzu edilen düzeyde düşürülemiyor, 2023'te bir önceki yıla göre 2 puan azalarak yüzde 17,4 olduğunu görebiliyoruz bu verinin ama yine de oldukça yüksek. Yani gençlerimizin yüzde 17,4’ü işsiz. Bu az bir rakam değil. Ayrıca bu yaş grubunda işsizlik oranı, erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak hesaplanıyor. Gördüğünüz gibi kadın işsizliği de ülkemizde hala sorun olmaya devam ediyor.
Gençlerin iş bulduğunda da başladıkları iş hayatlarında genel olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarını, buldukları işte çok mutlu olamadıklarını, gençlerimizin yüzde 90’nının mevcut çalıştıkları işten ayrılmak istediklerini, bunun için de başka bir iş aradıklarını da sıkıntılı konular olarak buraya yazalım.
Ne yazık ki işyerlerinde ülkemizde hala torpil ile mesafe katediyorsunuz, akraba, eş dost, hemşeri kayırması işyerlerinin sanki hâkim atmosferini oluşturuyor. İşyerlerinde ne yazık ki performans kriterleri ile yükselme, maaşlarda adalet gibi konularda ciddi sorunlar yaşanıyor. İşyerleri insan kaynağı akademileri ile değil de daha çok tanıdıklık, yakınlık, patronu ya da başkanı tanıma kavramlarıyla personellerini değerlendiriyor. Şahit olduğum için yazıyorum, kocaman kocaman kurumsal şirketlerde bile böyle. Ülkemiz eğer gelişimini sürdürmek istiyorsa bu sorunları da kalıcı olarak çözmeyi başarmalıdır.
Konuya ilişkin altını çizeceğimiz son husus ise istihdamın bütün illerde aynı oranda gelişemediği gerçeğidir. Mesela, Batı illerimizde istihdam oranları çok iyi iken TÜİK'in Türkiye'yi 26 bölgeye ayırarak yaptığı hesaplamaya göre, geçen yıl işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge, yüzde 17,2 ile Van, Muş, Bitlis, Hakkâri illerini kapsayan bölge oldu. Yine en düşük istihdam oranı yüzde 37,5 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerinde oluştu.
Evet, AK Parti döneminde daha önceleri hiç yatırım almayan iller yatırım aldı, bu süreci AK Parti çok iyi yürüttü ama hala görüyoruz ki doğduğu yerde doyma konusunda ülkemizin katetmesi gereken mesafeler var. Türkiye’deki birçok sosyal konunun temelini oluşturan bu sorunun da çözülmesinin elzemliğini buraya bir not olarak aktaralım ve işsizlerimizin iş bulabildiği, aşsızlarımızın aş bulabildiği, hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir Türkiye temennisi ile bugün de yazımızı tamamlamış olalım.
Türkiye iyiye gidiyor, güçleniyor, çözülmesi gereken sorunlar elbette var ama enseyi karartmaya hiç gerek yok. Çalışmaya iş üretmeye devam…