Siyonist İsrail zulmünün en büyük parçasını zindanlardaki Filistinli Müslüman tutuklular oluşturuyor. İşgalci İsrail, 7’den 70’e çocuk, genç, kadın, erkek, yaşlı demeden her yaştan Filistinliyi yaşadıkları topraklarda tutuklayarak işkence yapıyor ve hatta onları zindanlarda katlediyor. Her Filistinli sistemli bir şekilde ya dövülüyor, hakaret ediliyor ya da tutuklanıyor. Sindirme ve yok etme politikasının bir parçası bu. 75 senedir bu politika ara vermeksizin şiddetli bir ölçekte uygulanıyor.
Esir ya da rehine takası günlerinde İsrail, otuz Filistinliyi bırakmışsa, Batı Şeria ve diğer meskûn bölgelerinde yaşayan Filistinlilerden her gün yüzlercesini tutuklamaya devam ediyor. Uluslararası toplum Siyonistlerin Gazze katliamına ses çıkaramayıp örtülü bir şekilde sessiz kalmakla bu katliamı destekledikleri gibi haksız-hukuksuz yere tutuklanan ya da vurularak öldürülen Filistinliler konusunda da sessiz kalıyor. İnsan hakları örgütleri de susuyor. Demek ki Batı değerleri dedikleri şey, Müslümanları parantez içine alarak sadece kendileri için geçerli. Acaba bir İsrailli ya da batılı bir çocuk, genç, kadın vs. sokak ortasında vurulsa, bıçaklanarak öldürülse Batı dünyası ne yapar? Ayağa kalkar değil mi? Biz de istemeyiz bunu. Pekiyi, öldürülen ya da bıçaklanan, çocuk yaşta tutuklanan Filistinli olursa kimsenin gıgı çıkmıyor. Kör, sağır ve lal politikaları yürütülüyor. Batsın bu kalpsiz, vicdansız dünya..
Siyonist İsrail hapishanelerindeki mahkûmları insan hakları örgütleri neden araştırıp sormuyor? 7 Ekim tarihinden önce İsrail zindanlarında 10 000 Filistinli mahkûm olduğu söyleniyordu. Bu tarihten sonra 15 000’e çıktığı söyleniyor. Söyleniyor diyorum, çünkü gerçek sayıyı Siyonistlerden başka kimse bilmiyor. Takas neticesinde serbest bırakılan Filistinli mahkûmlar zindanlarda işlenen kötü muamelelerin bir kısmını anlatıyor. Siyonistler nasıl ki Gazze’yi abluka altına alıp her türlü insani ihtiyacın girmesini engellemişlerse, hapishanelerde de aynı cürümleri işliyorlar. Açlık, susuzluk, hastalık, dayak, işkence, hücre hapsi, ziyaret yasağı, hatta öldürme.. Aklınıza ne gelirse kadın-erkek, çocuk-genç mahkûmlara en iğrenç kötü muamele yapılıyor. Gazze’de yapılanların bin beteri de buralarda yapılıyor. Buralarda yapılan kötü muamelelerin de dünya kamuoyu gündemine taşınması suretiyle soykırımın bir parçası olduğu ilan edilmelidir.
Bütün bunlar yapılırken başta Filistin Devlet Başkanı Abbas ve Müslüman liderler hem Gazze’de soykırımın sona erdirilmesi ve hem de zindanlardaki haksız tutuklanan Filistinlilerin salıverilmesi için dünyayı ayağa kaldırmaları gerekir. Batı dünyası sokakları vicdanlı insanların çığlıklarıyla inlerken İslam Dünyası sokakları tam hareketli değil. Özellikle işgal edilmiş Filistin topraklarına mücavir halkı Müslüman olan ülkeler daha çok ses çıkarmalı ve bu zulüm ateşini söndürmek için daha çok çabalamalıdır. Eğer susarlarsa, sınırları belli olmayan İsrail’in zulüm ateşinin çok yakında kendi sınırlarını da zorlayacağını bilmelidirler. Bu zulmü önlemede elleriyle bir şey yapamıyorlarsa da dilleriyle bari bir şey yapmalıdırlar. Hiç olmazsa faydacı politikalar açısından da olsa, kendi çıkarları için bile bir şey yapmalıdırlar. Çünkü bu ateş söndürülmezse, sıra kendilerine gelecektir. Çünkü İsrail’in henüz sınırları çizilmemiştir. O, kendisine Tanrı tarafından vadedildiğini iddia ettiği (!) toprakları ele geçirme peşindedir. Unutulmasın, Siyonist İsrail, mazlum Filistinli Müslümanlara sahada ve zindanlarda yaptığını adım adım arz-ı mevûd uğruna göz diktiği bütün Müslüman ülkelerde de yapacaktır.
O zaman bu Siyonist İsrail’i durdurmak için hemen şimdi değilse, ne zaman uyanacaksınız ey Ehl-i İman, Ehl-i İslam?