Dünyada insanın hizmetine sunulan her şey, insan için yaratılmış ve insanın hizmetine sunulmuştur. İslâm’a göre Yüce Rabbimiz, yeryüzünü insanların yaşamlarını mükemmel bir şekilde sürdürebileceği bir düzen ve intizam içerisinde yaratmıştır. Öyle ki, kaynakları doğru kullanmamak, israf ve savurganlıkla gelecek nesillerin hakkını gasp etmek ve bu nimetlerin şükrünü ifa etmemek ancak emanete ihanet etmekle açıklanabilir. Öyle ki Rabbimiz, Kuran-ı Kerimde: “Yiyiniz, içiniz; ancak israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez. A’raf 7/31 ayetinde olduğu gibi birçok ayette inananları uyarmaktadır.
İçinde bulunduğumuz çağda Tüketim; modern toplumlarda yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik eylemler olmanın çok ötesine geçmiş, gerçek amacından ve fonksiyonel değerinden maalesef uzaklaşmıştır. Reklam ve pazarlama gibi ticari araçlar ile sosyal medya, imaj ve itibar gibi psikolojik araçların etkisiyle farklı bir anlam kazanmıştır. Bu nedenle sürekli kontrolsüzce tüketme çabası içerisindeyiz. Bu durum insanlarımızı bencilleştirmiş, yozlaştırmış ve savurganlık girdabına itmiştir.
Her okuduğumuzda bizleri kahreden, inanç değerlerimizle hiç bağdaşmayan bir gerçek var ki maalesef günümüzde her yıl dünya genelinde 1,3 trilyon ton gıda israf ediliyor. UNEP 2021 raporuna göre de 214 ülke arasında 15. sırada gıda israfının en fazla yaşandığı ülkeler arasında yer alan Türkiye’de günlük 4,9 milyon ekmeğin israf edilmesi inanç değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızın inandığımız gibi yaşayamadığımızın birer kanıtı gibi. Sadece ekmek mi? Meyve sebzeden başlamak üzere birçok üründe aşırı bir israf kültürünün parçası olduk. Savurganlığımız maddi imkânlarımızı yok ettiği gibi bizi yarınlarını düşünmeyen, sorumsuz ve disiplinsiz inanç değerlerinden habersiz bencil insanlar haline de getirmektedir.
Bunun yanında dünya üzerindeki 829 milyon insan da trajik biçimde açlıkla mücadele ediyor. Hâlbuki her yıl israf edilen tonlarca gıda, açlık çeken insanların ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilir. Fakat 2019'dan 2022'ye kadar yetersiz beslenen insan sayısı 150 milyon kadar artmış durumda. Özellikle de gelişmemiş mazlum ülkelerdeki gıda güvensizliği, çatışmalar, iklim krizinin getirdiği etkiler ve bunun yanında dünyanın önemli tahıl tedarikçileri Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın devam etmesi bizleri israf konusunda daha fazla hassasiyete davet ediyor.
Dünya’da milyonlarca insan açlıkla mücadele ederken bir taraftan savaşların ve kuraklığın etkisiyle enerji ve gıda krizinin kapıda olduğu günümüz dünyasında milyonlarca ton gıdanın israf edilmesi büyük bir adaletsizlik ve çözülmesi gereken acil bir sorun olarak karşımızda duruyor. Otellerin, restoranların yakınındaki çöplerde yüzlerce ekmeğin çöpe atıldığını görünce içimiz sızlardı şimdilerde ise benzer manzaralara apartman önlerindeki çöplerde rastlıyoruz. Bu şekilde bir cehalet, israf konusundaki ilgisizlik, bencillik ve sorumsuzluk her geçen gün dünyamızı harap etmektedir. Savurduğumuz şey sadece para pul değil, aynı zamanda yok olup giden emeğimiz, şevkimiz ve geleceğimizdir. Müslüman ise sadece kendi geleceğine değil, ailesine, topluma hatta gelecek nesiller için de kaygı taşımalıdır. Selam ve dua ile…