Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz Cumartesi günü düzenlenen Elmalı Hamdi Yazır Paneline katılarak adalet, ehliyet, liyakat, hak ve hukuk temelinde İslam dinine dair görüşlerini paylaştı. Konuşmasında vurgulamış olduğu kelimeler ve kavramlar dinin de devletin de temelini oluşturan temel referans noktaları olarak değerlendirilirler.
Toplantıya İmamoğlu ve Kaftancıoğlu ile beraber katılmış. Birlikte bir görüntü vermekle kalmamış, seçimlere doğru son yıla girildiği, ittifak tartışmalarının alevlendiği ve seçmenin siyasete dair mesaj beklediği bir dönemde kritik bir adım atmışlar.
Mesajı kendi seçmeninden çok ittifak mensuplarına ve potansiyel üyelerine vermişler. Eminim SP, Gelecek, DEVA, İP ve HDP destekçilerinin gönüllerini fethetmiştir.
Sonuçta Ayet-i kerime okuyor, Hadis-i şerif naklediyor, dini referansları siyasete ve gündelik hayata uyguluyor; hem de partisinin iki ağır topuyla beraber.
Söylediklerini gönülden desteklediği, benimsediği ve sahiplendiğini gösteren bir emare mevcut değil. Eline tutuşturulmuş olan metinden, zaman zaman vurgu hataları yaparak naklediyor.
Olsun, toplum açısından bunu bile anlamlı buluyorum.
Eleştirilen Cumhurbaşkanlığı Sisteminin en azından böyle bir faydası oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 50’yi geçme zorunluluğunu eleştirip, ‘durup-dururken Ak Parti kendisini bağladı’ diyenlere ithaf olunur.
Bu çoğunluğu bulmak zor olsa da, tersinden bakıldığında aynı ekseriyeti CHP’nin içinde bulunduğu grup da bulmak zorunda.
CHP liderinin yanındaki zevat aynı konuşmayı takip ediyor, okunan İslami metinleri kafalarıyla tasdiklemek zorunda hissediyorlar. Seçmen çoğunluğunun görüşü doğrultusunda İslami kavram ve değerleri tekrar etmek durumunda kalıyorlar.
Kılıçdaroğlu konuşmasında, 2015 yılından beri yürütülen ABD merkezli bir araştırmayı nakletti. İslamilik indeksi olarak isimlendirilen bu çalışma, ülkeleri İslam dini tarafından önemsenen emanet, ehliyet, adalet, hak, hukuk türü kavramlar çerçevesinde sıralıyor.
Halkı Müslüman ülkeler bu sıralamada gerilerde kalırken, en iyileri Yeni Zelanda ve İsveç gibi ülkelermiş.
Evet, İslam dünyası temel insan hakları konusunda iyi bir sınav vermiyor: Hak, hukuk, adalet konularında iyi bir konumda değiller.
Ancak, bundan şikâyet etmesi gereken en son kişilerden bir CHP lideri Kılıçdaroğlu ve yanında taşıdığı Belediye Başkanı. Binlerce işçiyi işinden edip, yerlerini ortakları HDP ve iP’lilerle dolduran birinin bu ortamda bulunması uygun değil. Hele de seçim öncesinde buna asla izin vermeyeceğini söyleyip, namus sözü veren parti lideri ağzını bile açamamalıdır.
Toplumu dininden, diyanetinden ve temel değerlerinden uzaklaştırmada CHP kadar suçlu bir başka parti var mı Türkiye’de?
Ezanı Arapça’ya çevirdiği, İmam Hatip okullarını açtığı için idama mahkûm edilmiş Başbakan, yıllarca kendini ve dini tercihlerini saklamak zorunda kalan insanlar, daha da ötesi camileri ahıra çevirenler, enayi yerine konulduklarını hissetmişlerdir.
Bu, en basit ifadeyle, yüzsüzlük.
Bugün İslam yokmuş Türkiye’de!
Peki, kim bunun sorumlusu?
Sözüm bu tercihleri bilerek ve isteyerek onaylayan CHP seçmenine değil: Onlar bir karar vermişler.
Bu şahıs ve partisiyle ittifak kurulmasına önayak olanlar ile bunu tasvip ederek, destek veren kişi ve gruplara ne demeli?
Ağızlarını açtıklarında bu kavramları dillerine dolayanlara söz bulamıyorum aslında. Celladına âşık; kendisini öldürmek isteyene kayıtsız, şartsız teslim olmuşlar.
Allah akıl, feraset versin.
İslamilik indeksi sözle değil, icraatla olur.
Kılıçdaroğlu İslamı kullanıyor; birileri de buna alet oluyor.