Bir kaç gün önce camiden çıkarken 8-10 yaşlarında dilenen Suriyeli bir kız çocuğu gördüm. Aynı anda benden önce çocuğuyla camiden çıkan bir baba ve bayanlar bölümünden çıkan annesi sandığım bir bayan camiden çıkan çocuğu kucaklayıp bağrına bastı. İşte tamda o sırada Suriyeli küçük kız, aileye öyle bir bakış attı ki, inanın bu bakış beklide arşı titretti. O bakışta neler yoktu ki…
Suriye, yerin altıda üstüde ayrı bir hazine olan zengin memleket. Ama maalesef Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra bir gün bile huzur bulamadı. Zenginliği kendi başına bela oldu. Önce batılılar sömürdü bu memleketi, daha sonra kendilerinden olan batılıların kuklaları. Netice olarak o toprakların gerçek sahipleri bugün dilenirken binlerce kilometre uzaktan gelen batılılar sömürdüklerini sömürüyor sömüremediklerini de yok ediyorlar. Bunu yaparken de özde batılı, sözde Müslüman görünümlü teröristlerin eliyle yapıyorlar. Peki! bunlar yaşanırken ya Müslümanlar ne yapıyor? Cevap belli! sadece kınıyoruz (!) Evet sadece kınama (!). Ama yaptıklarımıza bakınca bazen bizimde onlarda kalır yanımız yok diye düşünmeye başlıyorum artık yavaş-yavaş.
Zihniyeti batı olanları geçtim bugün maalesef cami cemaatine bile Suriyelilerden bahsederken yüzü asılıyor. En merhametli olanı “Suriyeli kadınlar ve çocukları misafir edelim ama erkekleri gidip savaşsın” diyorlar. Yahu Allah aşkına siz ailenizi çocuğunuzu tanımadığınız bir memlekete başıboş bırakır mısınız? Bunu söyleyenlerin çoğu da Suriyeli yetimlere ve kadınlarına hiçbir hayrı dokunmamış kimseler. Eşi savaşta geri dönmeyen başıboş Suriyeli çocukların dilendirildiğini, kadınlarında fuhuş dahil her türlü pis işte istismar edildiğini de biliyoruz. Bugüne kadar kim onlara sahip çıkmış? İstisnalar kaideyi bozmaz ama maalesef her gün böyle insanlarla karşılaşıyoruz.
Büyüklerin yaptığı hatalar çocuklara mal edilemez. Birkaç kişinin yaptığı harekete bakarak bugün tüm halk böyledir diyemezsin. Bu ne dine, ne de insanlığa sığar.
Cenneti isteyen Müslümanlar şunu kesin ve net olarak bilmelidir ki, cennete gitmenin yolu Suriyelileri sevmekten geçer. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s):
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” (Müslim, İman 93-94) buyuruyor. Başka bir Hadisi Şerifte de Rasullullah (s.a.s):
“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” (Tirmizi, Fiten, 11; İbnu Mace, Fiten, 20). Bugün İslam Dünyası zulüm ve kötülük içerisindedir. Fakat maalesef Müslümanlar, bu zulüm yapanlara buğz etmek yerine zulüme uğrayanlara buğz ediyor. Kısacası bugün İslam Dünyasının en büyük sıkıntısı gavurun gavurluğunu yapması değil, Müslümanın Müslümanlığını yapmamasındadır. Bunu idrak ettiğimiz gün, bizim kurtuluş günümüzdür.