Sayın Cumhurbaşkanımız Milli Türk Talebe Birliğinin (MTTB) 62. Genel Kurulunda yaptığı konuşmada; “şayet bugün İsrail, Gazze'de ve diğer Filistin şehirlerinde hatta buralara komşu ülkelerde hunharca insan öldürebiliyorsa bunun sebebi onun gücü değil, İslam âleminin dağınıklığıdır” dedi.
Gerçekten de ne kadar doğru bir tespit..
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin çabalarıyla İslam İşbirliği Teşkilatı toplandı ve teorik alt yapı diyebileceğimiz mufassal bazı kararlar aldı. Bu kararların içinde Gazze’de soykırım uygulayan işgalci İsrail’i durduracak bir eylem planı çıkmadı. Bunun asıl sebebi, ekonomik açıdan güçlü olan İslam ülkelerinin İsrail’e dönük yaptırım kararları almaya yanaşmamalarıdır. Siyonistlerin can damarlarını kesecek petrol ve doğal gaz ambargoları bunun başında geliyordu. Ticaret ilişkilerinin de sürmesi bunun cabası. Bu liderler, katil Başbakan Netanyahu’nun “çıkarlarınızı düşünüyorsanız susunuz” talimatı karşısında bile ses çıkaramayıp tıstılar. Ama aynı iktidarlar mazlum halklarına karşı en acımasız vahşeti uygulayabiliyorlar.
Her şe ayan beyan ortada.. Mazlum Gazze Müslümanlarının ve Filistin davasının tek yılmaz savunucusu, Türkiye ve onun yürekli Cumhurbaşkanı.. AK Parti iktidarı, durmadan canhıraş bir çığlıkla bütün dünyanın kalbine ve vicdanına sesleniyor. Bu çağrı ve çabayı aynı dine mensup İslam ülkelerinden göremiyoruz. Gazze’de olup bitenler bütün Müslümanlar için bir utanç vesilesidir. Müslümanların izzet ve onurlarının on milyon İsrail karşısında yerlerde sürünmesidir.
Evet, bizler Batı’ya sesleniyoruz. Batı’nın kurumlarından medet bekliyoruz. Müslüman ülkeler kendi yapacaklarını yapmadılar. Tabii ki insani değerlerin savunucusu (!) Batı, bütün değerleriyle iflas etmiştir. İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğu zaman ayrımcı politikalar izlemektedir. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, eğer, “İsrail’in işlediği savaş suçlarını bir Müslüman ülke işlemiş olsaydı, uluslararası yargı yolu için özel çabaya gerek dahi kalmaz, süreç resen başlatılırdı.”
Ben inanıyorum ki, Gazze ve diğer Filistin kentlerinde yaşanan soykırım karşısında sessiz kalan ülkelerin tabanlarında bir dip dalga harekete geçecektir. Bir vicdan uyanışı gerçekleşecektir. Belki de halklar Müslüman olan ülkelerde ikinci bir Arap Baharı gerçekleştireceklerdir. Birçok Müslüman ülkede bu soykırımı telin etme mitingleri bile yasaklanmıştır. Halklar buna alışır da aynı alışkanlığı kendi iktidarları aleyhine kullanırlar diye..
Ama bu olacak..
Adalet, geç de olsa tecelli edecektir. O öldürülen masum yavruların, savunmasız kadınların, Siyonist köpekler tarafından Cenin’de, el-Halil’de, Nablus’ta sürüklenerek götürülen yaşlı annelerin, evleri başlarına yıkılan Filistinlilerin ahı bu zulme sessiz kalanları da yakacak, kül edecektir. Bu ateş, sadece zalimlere dokunmakla kalmayacak, güçleri yettiği halde onların zulmüne ses çıkarmayanlara da dokunacaktır. (Bkz. Enfal 25). İyiyi toplumsal buyruk, kötüyü, kötüleri, zulmü ve her türlü adaletsizliği ayıp ve yasak haline getirmeyen, bu kötü gidişata karşı sorumluluklarından kaçanlar bunun bedelini er geç ödeyeceklerdir.
Adalet ve merhamet Peygamberinin ümmeti nasıl bu kadar duyarsız ve zelil olabilir?
Her Müslüman Gazze’de, Batı Şeria, Kudüs ve diğer işgal edilmiş Filistin topraklarında Müslümanlara karşı yapılan soykırım karşısında nasıl rahat uyku uyuyabilir?
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.. İnşallah Siyonist köpeklerin şiddetli bir inkılapla yıkıldıklarını, yerle yeksan olduklarını göreceğiz. Bütün bu yapılanlar, terör devletinin sonunun geldiğini göstermektedir. Yeter ki bizler fiili dualara duralım.