Bir maden şirketinde yer altı maden işçisi olarak çalışan genç, iş güvenliğini hiçe saydığı gerekçesiyle tazminatsız kovuldu. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan davacı işçi, sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, iş yerinde kesintisiz, düzenli ve verimli olarak hiçbir ceza almadan, performans düşüklüğü göstermeden çalıştığını öne sürdü. Fesih bildiriminde; "Vardiya bitiminde yer altı galerisinden yürüyerek çıkmanız gerekirken, posanın (ekonomik değeri olmayan artık malzeme) yer üstüne çıkarılabilmesi için kullanılan bant konveyörünün üzerine 3 adet dinamit kutusu ile beraber binerek galeriyi terk ettiğiniz tespit edilmiş ve konu hakkında yazılı savunmanız alınmıştır. Yaptığınız bu davranış hem işletmeyi hem de çalışanların can güvenliğini tehlikeye atacak nitelikte ağır kusur ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği hükümlerini ihlal edici niteliktedir. Disiplin Kurulunca alınan karar ile 4857 Sayılı İş Kanunu 25/1l-ı maddesi ile düzenlenen "İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi" hükmüne göre iş akdiniz tazminatsız olarak feshedilmiştir" şeklinde ifadeler olduğunu dile getirdi.
Davacı işçi, asli görevi olmayan dinamitçinin yanında durmasının istendiğini, dinamitçi arkadaşı ile birlikte banda bindiklerini, davalı işverenin bandın kullanımı hakkında işçilere bilgilendirme yapmadığını, olay gününde bandın üzerine binmenin yasak olduğuna dair uyarı levhasının bulunmadığını kaydetti. Bu hali ile yapılan feshin geçerli olmadığını, bu feshin ölçülülük ilkesine de aykırı olduğunu, söz konusu olay nedeni ile feshin son çare ilkesine de aykırı hareket edildiğini söyledi. Davanın kabulüne, feshin geçersizliğine, işine iadesine, davalının müvekkilini işe başlatmaması halinde 8 aylık brüt ücret tutarında tazminat hükmedilmesine karar verilmesini talep etti.
Davalı şirket sahibi ise davacının iş akdinin, davacının iş yeri güvenliği kurallarına aykırı davranışı nedeniyle feshedildiğini, maden sektörünün riskli bir sektör olduğunu, davacının yaptığı davranışının, davacı ve iş arkadaşlarının iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü öne sürüp davanın reddini talep etti. Mahkeme; işletme içerisinde bant konveyörüne binmenin yasak olduğuna dair levhanın bulunmadığı, bant konveyörüne binilerek işletme galerisinden çıkış yapan başka işçilerin de olduğu, davacının bant konveyörüne binme eylemi nedeniyle hakkında başkaca bir ceza uygulanabilecekken doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidilmesinin ölçülülük ve feshin son çare olması ilkelerine aykırı olduğuna hükmetti. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi. Davalı şirket kararı istinafa götürdü. BAM 11. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.
İş güvenliği kurallarını hiçe saymanın bir bedeli olduğunun hatırlatıldığı kararda şöyle denildi:
"Somut uyuşmazlıkta, davacının tahkimatçı olarak yer altında çalıştığı, olay günü davacının vardiya bitiminde yük taşımak için kullanılan bant konveyörünü çalıştırması için düğmeciye talimat verdiği, bu durumun davacı tanığı E.K. tarafından doğrulandığı, bant konveyörünün çalışması üzerine davacının bant üzerine binerek galeriyi terk ettiği ortadadır. Davacının yazılı savunmasında bant üzerine bindiğini kabul ettiği, tanık M.D.'nin; "Bant konveyörüne her ne kadar binilmesi yasak olsa da iş yerinde kaçak olarak binen birçok çalışan vardı" şekildeki beyanı dikkate alındığında iş yerinde bant konveyörüne binmenin yasaklandığının tüm tanık anlatımları uyarınca sabit olduğu, binenlerinde kaçak bindiği anlaşıldığından davacının iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün sabit olduğu, bu nedenle iş akdi feshin haklı nedenle olduğunun kabulü gerektiği bu nedenle davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. İstinaf müracaatının kabulüne, İş Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."