Müslüman Türkler, tarih boyunca hiçbir zaman ne ermenilere ne de başka bir gayrimüslim topluma içtimai hayatta dininden, dilinden, mezhebinden veya renginden dolayı ayrım yapmamıştır. Türk milleti eğer ermeni soykırımı gibi çok ağır bir hadiseyi yapsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti topraklarında 550 yıllık ermeni patrikhanesi, 50’nin üzerinde aktif ermeni kilisesi, 50’nin üzerinde ermeni vakfı, gazeteleri, dergileri, hastaneleri ve yayınevleri olur muydu? Tabi ki bütün ermeni halkı için olumsuz konuşmak doğru olmaz. Lakin diasporanın tesirindeki bazı ermeniler ellerine bir fırsat geçince ihanet etmekten geri kalmıyorlardı. Ünlü Rus tarihçisi V.L. Veliçko şöyle demişti: “-“Ermeniler, tarih boyunca devamlı süratle efendilerini değiştirmişlerdir: Roma, Bizans, İran, Rus, İngiliz, Fransız, Alman, Türk… Tarih sahnesine yeni yeni efendiler çıktığında Ermeniler eski efendilerini sistemli olarak satmışlardır.”
Şubat ve mart aylarının tarihi geçmişine baktığımızda ermenilerin mezalimlerinin yoğun olduğunu göreceğiz. Birinci Dünya Savaşı sonrası Kafkas Cephesi’nin tasfiyesi sonucunda ülkelerine dönen Rus alayları silah ve mühimmatlarını çok düşük fiyatlarla ermenilere sattılar. Rus askerler ise genel olarak Bakü’de kalmayı tercih etmişlerdi. Çünkü onları kendi ülkelerinde açlıkla sefalet bekliyordu. Bakü’de ermeni ve Rus siyasi güçlerin silahlandığını gören yerli Müslüman halk 1918 Şubat ayının başından itibaren şehri terk etmek zorunda kalmıştı. Belgeler, Bakü’de Azerbaycanlılar’a karşı yapılan katliam politikasının arkasında ermeni kilisesin aktif rol aldığını kanıtlamıştır. Rahman Mustafazade, Aydın Balayev gibi aydınların eserleri 1918 yılı şubat ve mart aylarında ermeni terörü sonucunda 30 binin üzerinde Müslümanın öldürüldüğünü ortaya koymaktadır. Yine bu bilgileri Olağanüstü Soruşturma Komisyonu dokümanları 1918 katliamları hakkında en sağlam ve en güvenilir kaynakları olarak bu bilgileri doğrulamaktadır. Komisyonun dokümanları, ermenilerin Şamahı, Kuba, Gence, Nuha, Karabağ, Zongezur ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde yaptıkları mezalimleri gün yüzüne çıkararak belgelemiştir.
Şubat ve Mart 1918’de Azerbaycan’da yaşanan mezalim, 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre “soykırım – genocide” olayıdır. Kanlı terör olayları sırasında Müslümanlar, millî, dinî ve etnik kimliklerine göre katledilmişlerdi. Şüphesiz, ermeni ve onların arkasına dayanan Rus şovenistlerinin Azerbaycanlılara karşı yönelen mezalimleri ve soykırım girişimleri bunlarla bitmedi.
Dağlık Karabağ, Sovyetler Birliği dağılmadan önce Azerbaycan’a bağlı özerk bir eyaletti. Ermenistan 1988 yılında Dağlık Karabağ’ın kendisine bağlanmasını istedi. Hemen ardından da Karabağ’da etnik ve dinî temelli çatışmalar ortaya çıktı. Rusların desteğini ve onlardan temin ettikleri silahlarla ermeniler kısa bir süre sonra Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan ayrıldığını ilan ettiler. Bu yaşananların neticesinde anlaşamayan taraflar arasında yoğun bir çatışmalar başladı. Çatışmalar sonucunda da en çok mağduriyete uğrayanlar Azerbaycanlılar oldu. Bir milyonun üzerinde Müslüman nüfus sürgün edilmiş (tehcire tabi tutulmuş), insanlık dışı mezalime maruz kalmışlardır. Ermenistan’ın ve bağımsızlık iddiasında bulunan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin hiçbir hukukî dayanakları ve haklı gerekçeleri yoktu. Zamanla kendi uydurdukları yalanlara dayanarak teröre başvurarak, Karabağ’da masum sivil halka, kadın, çocuk ve yaşlı demeden Rus desteğiyle saldırarak 26 Şubat 1992 tarihinde HOCALI KATLİAMI’nı gerçekleştirdiler.
Ermenilerin gardaşlarımıza karşı yaptıkları bu insanlık dışı soykırımı unutmadık ve unutturmayacağız. Her zaman CAN AZERBAYCAN’ın yanında olmaya devam edeceğiz. HOCALI KATLİAMI’nı dünya kamuoyu görmemekte ısrar etse de biz bu konunun arkasını bırakmayacağız. Dünya kamuoyuna bu soykırımı belgeleri ile kabul ettireceğiz. İşte Serj Sarkisyan’ın Hocalı Katliamı sonrası itirafı: “…Hocalıdan önce Azerbaycanlılar bizimle dalga geçtiklerine inanıyorlardı. Biz ermenilerin sivil halka karşı el kaldıramayacağımızı düşünüyorlardı. O sabit bakış açısını kırmayı başardık…” açıklaması ermenistan devletinin Azerbaycanlılara sistematik olarak biçimde soykırım yaptıklarının kanıtıdır.
18 Mart 2022’deki İngiltere’de yapılacak oylama öncesinde, Hocalı Katliamı’nın yıldönümünde bu itirafı ve katliamın fotoğraflarını dünya kamuoyuna sosyal medya aracılığı ile duyurmalıyız.
ERMENİ YALANLARINA KARŞI ARTIK SUSMAYACAĞIZ!!!