Yazıya başlamadan önce, evlenmek için acele eden küçük yaştaki erkeklere bir çift sözüm var:
“Evlenmek için acele etmeyin. Dünyanın yarısı bekârdır, öbür yarısı da boşanmaya çalışıyor.”
Bu yazıda, evlenip birlikte insan gibi yaşayabileceği bir kadın yerine ineğe benzer bir cariye arayan gelenekçi erkek tayfasından ve insana benzer bir adam değil, sırtına bineceği bir eşşek arayan yeni nesil kentli bayan kitlesinden söz edilmiştir, Anadolu’nun taşrasında, hatta bir şehrinin ortasında ıslak imzalarla cariye haline getirilmiş, sonra cama balkona çıkması yasaklanmış, tek görevi gündüz rutin ev işleri, geceleyin ise yatak odası hizmetleri yapmak olan milyonlarca biçare kadıncağızdan değil… Eminim, feministler onlara benim kadar üzülmüyorlardır.
Ne yazık ki, ülkemde kadını ineksi bir cariye olarak gören erkeklerin ezici çoğunluğu oluşturduklarında hiçbir kuşku yoktur. Öyle olmayanlar, çok küçük bir azınlıktır. Erkekler, verimli ve sadık inekleri severler. Evlenmesi halinde en az yüzde 95 olasılıkla bir Türk erkeğinin cariyesi olmaktan kurtulamayacağını bile bile evlenmeye can atan bayanları anlamakta zorlanıyorum.
Bugünün yeni, uyanık kentli kadınına gelince…Zayıf cins olmak… Rahatına düşkün olmak... Bunlar, birbirleriyle çelişen durumlardır. Hem zayıf ve dayanıksız olacaksınız, hem de çalışmak ya da en azından çok çalışmak istemeyeceksiniz; oysa dünya yaşamında çalışmadan rahat ve refaha ulaşmak pek kolay bir mesele değildir.
O halde, olabildiğince kolay ve kestirme bir yol bulmak gerekir. Öyle ya, her problemin “kestirme” bir çözüm yolu vardır. Nitekim “beyin” adlı cihaz insanoğluna bu yüzden verilmiştir ve iyi kötü her beyin zamanla her türlü sorun içindaha kısa, daha kestirme ve daha pratik yollar bulabilir.
İşte zayıf cins oldukları halde sürekli rahat ve kuytu bir yere mitili atmanın düşlerini kuran ve bunun için kafa yoran kadınların şimdiye dek buldukları en iyi çözüm yolu varlıklı bir erkeğin üstüne çullanmaktır. Evde oturacak ya da hiç değilse işten eve geldiği zaman kimsenin kahrını çekmeyecek, sadece rahatına bakacaktır; ama mümkünse hayatın bütün yüklerini eşşek kocasının sırtına vuracaktır. Bir eşşeğe sahip olmanın haklı gururunu yaşayacak, onun bütün gücünü kendi gücüne ilave edecektir. Eşşekliğin farkına varan kimi erkekler tepkisel bir tavırla, güzel bir hafta sonu birlikte gezmeye çıkıp da sokak ortasında karısını tokatlayan ya da dönüşte onu çarşıda unutan erkekleri hayranlık ve imrenmeyle izliyorlar.
Evlilik teklifi aldığında “Acaba bu işten çıkarım ne olur?” diye düşünmüş olan düşük profilli biriyle evlendiyseniz, bir çeşit sülükle seviyesiz bir beraberlik yaşıyorsunuz demektir. Özellikle de Türkiye’de sizinle eşit statüde olan bir bayanla evlendiyseniz, bu sefer de (Afedersiniz) topu diktiniz demektir. Çünkü bu topraklarda kadının eşiti ile mutlu olamazsınız. Burada sizinle eşit olan bir kadın, kesinlikle sizden daha baskın bir karakter olacaktır. Neden mi? E dünyada kentli Türk kadınıkadar şımarık ve kaprisli bir kadın yoktur da ondan… Onlar gerçek değil, gerçeküstüdür. Doğal değil, doğaüstüdür. İnsan değil, birer melektir.
Kadınlar iş yaşamına daha fazla dâhil olup ekonomik bağımsızlıklarına daha fazla sahip oldukça, geleneksel kültürce zaten zehirlenmiş olan bu eşitliksiz kadın erkek ilişkisi zıvanadan iyice çıkacaktır.Her geçen gün çıkıyor da…
Artık çarşıda dolaşırken elinizi sallasanız, dul bir kadına veya erkeğe değiyor.
Peki ne yapılacak? Evlenilmeyecek mi?
Elbette evlenilmelidir; ama kadını alıp cariyeleştirmek veya prenses gibi başına koyup onun uşağı olmak için değil… Gerçekten size uygun ve iyi niyetli birini bulup karşılıklı âşık olduysanız hemen evlenin. O zaman, belki bir süreliğine mutlu olabilirsiniz.
Yapılan bazı alan araştırmaları, evlilik kurumunun kadınlar için en büyük geçim kaynağı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla evliliğin mutluluk getirdiği inancı uluslararası bir kadın efsanesidir; oysa gerçekte insanın elinden diğer bütün seçeneklerini çekip alan ve onu sade köleye dönüştüren evliliğin mutluluk getirmesi eşyanın tabiatına terstir. Hele erkeğin doğasına tamamen aykırıdır. Evliliğin temiz bir neslin yetişmesi ve kişiyi daha erdemli bir hayata zorlaması gibi birtakım soylu amaçları vardır;yani birey ve toplum için önemli birtakım yararlar getirir. Hepsi budur.
Herkesin yaptığını asla yapmayın. Bir gün vaktiniz olduğunda etrafınızdaki çiftlere biraz daha dikkatli bakın:Hepsi de dünyada en son bir araya gelmesi gereken kişiyi bulup onunla evlenmiş…