“Gece ve gündüz melekleri dönüşümlü olarak aranızda bulunurlar. Bu melekler sabah ve ikindi namazlarında buluşurlar. Sonra gece boyu sizinle bulunan melekler yükselirler. Allah, durumlarını çok iyi bildiği hâlde insanları onlara sorar: ‘Siz ayrıldığınızda kullarım ne yapıyordu?’ Melekler de ‘Yanlarına vardığımızda da oradan ayrıldığımız sırada da namaz kılıyorlardı.’ derler.” Hadis-i Şerif
Allah-u Teala melekleri nurdan yaratmıştır. Bize daha kolay öğrenelim diye CAMi diye kodlattırılan Cebrail’i, Mîkâil’i, İsrafil’i, canı bedenden ayıran ölüm meleğini... Yaratığı her meleği ayrı ayrı görevlendiren Rabbimiz bu dört meleğe meleklerden bir ordu ve rüzgârı Cebraile, gökten inen yağmur, yerden biten bitkiyi Mîkâil’e emanet etti. Arşı taşıma görevinin yanında sûra üfleyerek kıyameti ve yeniden dirilişi bildirme işini de İsrafil’e verdi.
Aslında her meleğin görevi Rabbimizi anmak ve şanını yüceltmektir. Nitekim Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Onlar gurur ve kibre düşmeksizin, bıkmadan usanmadan gece gündüz Allah’ı anıp durmaktadırlar.” Ebû Zer’den nakledilen bir hadisinde Allah Resûlü de (sav) bu hakikati şöyle dile getirmektedir: “Ben sizin görmediklerinizi görür, işitmediklerinizi duyarım. Gök sarsıldı. Nasıl sarsılmasın ki! Semada, bir meleğin Allah için secdeye kapanmadığı dört parmaklık bir yer dahi yoktur.”
***
Allah-u teala yeryüzünün asıl gayesi ve Eşref-i mahluk olan insanı yarattı. Melekler bunun üzerine ‘’Biz burada seni, şanına yakışmayan her türlü şeyden uzak tutarak övgü ile anıp dururken, sen orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Onların bilmediğini bilen Allah, yeryüzünü insan ile anlamlı kıldı. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin. ”buyurdu. Melekler secde ile selâmladı insanoğlunu…
Mahiyetlerini tam olarak anlama imkânımız olmayan meleklerle ilgili bilgilerimiz Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in bize bildirdikleriyle sınırlıdır. Allah Resûlü’nün meleklerle ilgili tasvirlerinde meleklerin kanatlarından bahsedilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de ise meleklerin kanatlarıyla ilgili olarak; “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur.” buyrulmaktadır. Ancak bu kanatların mahiyetini de tam olarak bilmemiz mümkün değildir. Bahsedilen kanatların bildiğimiz anlamda kuş kanadı şeklinde algılanması da doğru değildir. Böyle bir algıdan hareketle insan suretlerine, özellikle de kadın ve çocuk resimlerine kanat eklemek suretiyle melek tasviri yapmak yanlıştır. Dolayısıyla bilinçli ya da bilinçsiz olarak insanların zihnine yerleşmiş olan kanatlı kız suretindeki melek algısı, İslâm düşüncesi bakımından asla kabul edilemez.
***
Bazı melekler vardır yeryüzünde gezerler ve peygambere ümmetinden selam götürürler. Nitekim Rasullah(sav) hadisi şerifinde ‘’Allah’ın yeryüzünde dolaşan melekleri vardır. Onlar, ümmetimden bana selâm getirirler.’’ Yine bazı melekler vardır ki Allah’a tanıklık edenler , mescitlere uğrayarak namaz kılmak üzere mescide gelen Müslümanlar için af ve bağışlanma dilerler, onlar mescitten ayrılıncaya dek. Ebû Hüreyre’nin aktardığına göre, Peygamber Efendimiz (sav) şunları anlatır: “Gece ve gündüz melekleri dönüşümlü olarak aranızda bulunurlar. Bu melekler sabah ve ikindi namazlarında buluşurlar. Sonra gece boyu sizinle bulunan melekler yükselirler. Allah, durumlarını çok iyi bildiği hâlde insanları onlara sorar: ‘Siz ayrıldığınızda kullarım ne yapıyordu?’ Melekler de ‘Yanlarına vardığımızda da oradan ayrıldığımız sırada da namaz kılıyorlardı.’ derler.” Oruç tutan müminlere de misafir olurlar. Birisi, karşısında yemek yediği zaman gıdasını ibadetinin lezzetinde bulan mümin için dua ederler. Hasta ziyaretine giden müminleri “İşin ne güzel, gidişin ne hayırlı, kendine cennette köşk hazırladın!” diyerek müjdeler ve tebrik ederler.
Allah’ın melekleri müminler için bağışlanma dilerler: “Rabbimiz! Pişman olup senin yoluna uyanları bağışla. Onları cehennemin azabından koru. Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, eşlerinden, soylarından iyi olanları da kendilerine söz verdiğin Adn cennetlerine koy. Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru.” “Âmîn” der müminler, yeryüzünde imama uyarak. Âminleri meleklerin âminine denk gelince bağışlanır günahları.
Her insanın bir meleği vardır, her meleğin de bir insanı.
Selâm Hz. Âdem’den beri dolanıp durur, bir gezgin misali yerle gök arasında.
İnsandan meleğe, melekten insana...