Her yazar ister yaşadığı ülkeyi kusursuz bir çerçevede değerlendirip yazmayı, paylaşmayı. Elbette ülkemizde "Yeni Dünya Konjektörüne" uygun kendi özüne kısmen dönmeye çalışan olumlu gelişmelerde yaşanmıyor değil. Bu güzel gelişmeleri yaşarken bir taraftan bir şeyleri gözden kaçırıp yada görmezden mi geliyoruz?
Bak yine insanlık öldü!
Tamam insanlığı öldürdükte; Ne olduk? Neye benzedik? Neyi taklit ediyoruz?
Ülkede yaşanan onca sıkıntı, ekonomik zorluklar, terör sorunları, üstesinden geldiğimiz yada hala uğraştığımız ihanet şebekeleri yetmezmiş gibi. Birde bu "insancık"larla uğraşıyoruz.
Tamam herkes çuvaldızı önce kendine batırsın da bu nedir? Allah aşkına bu yaşananları neyle izah edeceğiz. “Kol kırılır yen içinde kalır” demeden bizim medyada sağolsun gece-gündüz 24 saat bas-bas daha iyi rating kaygısıyla mağdurun halini bütün detayıyla her yere servis ediyor.
İletişim olmazsa olmaz fakat ülke gündemine zarar veren bu haberleri böyle işlemek mi lazım. Yoksa neticeye bakmak mı?
Bu insancık bu yaratık, yakalanınca “Beni mahkumların arasına koymayın” dedi. Şimdi özel bir oda da bekletiliyor başında iki tanede koruma var. Adalet hakkıyla uygulanmıyorsa o zaman bu dünyanın bazı hesaplarını öbür dünyaya bırakmak istemeyenler olur. O zaman da onlara fırsat verilir. O minik yavrunun ailesi annesi, babası görmüyor mu o haberleri neler yaşadığını tekrar-tekrar ölüp, ölüp dirildiğini elbette biz bilemeyiz. Bilemeyiz belki ama en azından biraz empati yaparsak haberleri sulandırmadan verebiliriz.
Şimdiye kadar yaşanan "Kadın cinayetleri" "Çocuk istismarı" "Pedofili" hepsini tek-tek yazsak sanırım sayfalar yetmez.
Bakın "Minik Irmak" örneğinde olduğu gibi daha niceleri hiç yoktan canice hisle öldürüldü, katledildi. Kim yaptı? kim kıydı bu masum insanlara?
Acı ama gerçeği kabul edelim etmeyelim bizim insanımız yan komşumuz yaptı.
Neden? Kime güveneceğiz? Çocuklarımızı kime emanet edeceğiz?
Neden bu hale geldik?
Peki bu yaratık Müslüman mıydı? "İnandığı kitabın aslında ne demek istediğini bilseydi yapar mıydı" suç işler miydi?
Bu "insancıklar" Bu kitapsız caniler aramızda, üstelik en korkuncu işledikleri suç ne olursa olsun hepsi ne yaptıklarının farkında. Adalet sisteminin boşluklarını biliyorlar. Cezai yaptırımların yetersiz olduğunu, hatta cezaevine girseler bile korumaya alınacağını, yeteri kadar hapis cezası veya idam edilmeyeceklerini biliyorlar.
Bu sosyal cinnete devlet büyükleri, STK'lar ve akademisyenler ve biz sade vatandaşlar olarak gerekeni yapmamız lazım. "Ceza Kanunu" Türkiye'nin örf adetlerine yakışır daha keskin-caydırıcı ve net cezalar verilmeli.
Yeni Türkiye'ye leke süren bu vicdan yoksunları gereken cezayı misliyle almalı.
Hükümeti eleştirelim tamam da yapılan Anayasal düzenlemelere ve Ceza Kanunu’ndaki değişikliklere biraz olsun destek olalım.