İnsanlar sizin ne söylediklerinizi unutabilir ancak ne hissettirdiğinizi unutmazlar. Reklam stratejilerinin en önemli faktörlerden birisi duyguyu işin içerisine dâhil etmektir. Tabi ki hızlı tüketim ürünlerinde daha önemli olsa da hangi sektörde olursanız olun insanların duygularına dokunan iletişimler yapmalısınız. Hepimiz yaşamımız içerisinde bazı markalara karşı daha hassasız. Gerçekten o ürünleri sadece kalitesinden dolayı seçtiğimizi düşünüyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Eğer öyleyse neden aynı akaryakıt markasını onlarca farklı tedarikçi sağlarken hep aynı istasyona gitmek istiyoruz. Neden aynı ekmeği onlarca fırın çıkartırken biz sadece birinde ısrarcıyız. Gün içerisinde yaptığınız en küçük alışverişleri bile bir sorgulayın. Bazen nedenini anlamadığınız halde ayaklarınız sizi oraya götürüyor olacak. Bu eyleme geçirme isteği sadece ürünün nitelikleriyle olması mümkün değil. Hepimiz duygularımızı dinliyor ve onların istediği şekilde davranıyoruz. Sürekli gitmekte ısrar ettiğimiz yerlerde mutlaka bir duygusal deneyim yaşamışızdır. Bazen satış personelinin güler yüzü, bazen içerideki koku, müzik sebebi her ne olursa olsun mutlaka duygularımıza dokunan bir anımızın olduğu kesin.
Öyle ki artık endüstriyel pazardaki ürünlerin bile iletişimlerinde duygulara yer verilmesi gerekiyor. Ürünler mekanik olsa da onları satın alan ve kullanan insan bunu unutmamalıyız. İçerisinde duygu olmayan, ne hissettireceğini bilmeyen bir reklam kampanyası topallayarak ilerler ve sonuçta düşer. Peki, duygular bu kadar önemliyken neredeyse dünyanın lokomotif sektörü olan inşaat firmalarımız hala beton yığınları üzerine iletişim kuruyor dersiniz. İnşaat reklamlarını ister yerelde ister ulusal alanlarda izleyin duygularınıza dokunan çok az şey görecek belki de hiç görmeyeceksiniz. Esasen tamamen insanların duygularına hitap etmesi gereken firmalarımız maalesef otopark, park alanı, kullanılan beton cinsi gibi mekanik özelliklerle iletişim kurmaya çalışıyor. Özellikle Türkiye gibi toplumlarda ev almanın tüketiciler için ne hissettirdiğini anlamanız ve iletişimlerinizi buna göre kurmanız gerekiyor. Zaten soğuk ve mekanik bir ürünü yine aynı stratejiyle tüketiciye sunmak başarısız reklamları beraberinde getiriyor. Oysaki inşaat firmaları daha ete kemiğe bürünmüş ve insanların duygularına dokunan stratejiler kurması gerekiyor. Onları anlamalı, duyguları harekete geçirebilmesi gerekiyor. Bunun için de tüketiciye yaşatacağı duyguyu deneyimle vermesi önemli. Sizin sadece sunduğunuz fırsatlar değil orada yaşayacak insanlara hissedecekleri duyguyu da tattırmanız gerekiyor. Ancak maalesef firmalarımız maket üzerinden deneyim yaşatma çabası içerisindeler.
İnşaat firmaları reklamlarında duygulara dokunan iletişimler kurması gerekiyor. Bunu sadece reklamda söylemek de yetmez. Bu duyguyu yaşatmaları, satın alıcılarına evin özelliklerini değil orada yaşadıklarında elde edecekleri duyguyu pazarlamalı. Emin olun evlerin tüm bu özellikleri tüketicilerin karar vermesinde ikinci sırada yer alacak. Artık tüketiciler öğren-yap-hisset hiyerarşisi ile değil hisset- yap-öğren hiyerarşisi ile satın alımlarını gerçekleştiriyor. Yani sizin niteliksel özellikleriniz en son değerlendirme aşamasında devreye giriyor. Hatta satın alıma karar verdikten sonraki zihinde kendini rahat hissettirecek rasyonelleştirme çabası için diyebiliriz. Bir inşaat firmasının rakiplerinden farklılaşarak tüketicilere dokunması beton yığınlarından sıyrılarak duygulara seslenebilmesiyle olabilir. Aksi takdirde proje görsellerinin yer aldığı reklamları, katalogları görmeye devam ederiz.